Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Böylesi hiç görülmedi

Hafızamı zorluyorum ama 25 yıllık gazetecilik hayatımda daha önce böyle bir şeye tanık olduğumu hatırlayamıyorum. Benden daha eski gazetecilerle de konuştum, onlar da hatırlamıyorlar.

Evet, böyle bir şeye Türk siyasetinde ilk kez tanık oluyoruz. Türkiye’nin TBMM’de temsil edilen siyasal yelpazesi ilk kez bir araya geliyor. İlk kez bir cumhurbaşkanı adayı böyle geniş bir kabul görüyor.
Bu gerçekten heyecan verici bir durum.
Şimdi politik gelişmelerle ilgili olaylardan polisiye sonuçlar çıkarmaya çalışanlar bunun kimin başarısı olduğunu tartışacaklar. Herkes kendi siyasi meşrebine göre bir kahraman bulacak ve bu tablonun o kahramanın son dakikada söyleyiverdiği bir büyülü cümle ile gerçekleştiğini iddia edecek.
Bunların hiçbir önemi yok. Kimin eseri olursa olsun cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda böyle geniş bir uzlaşmanın sağlanması, Türkiye’de rejimin geleceği bakımından önemli bir gelişmedir.
Öte yandan ortak Cumhurbaşkanı adayının durmuş oturmuş kişiliği, cumhurbaşkanlarının görev ve yetkileri hakkındaki fikirleri, genel olarak Türk demokrasisinin gelişme yönü hakkındaki düşünceleri bu ortak tercihin ne kadar isabetli bir tercih olduğunu da ortaya koyuyor.
Böyle bir adayın bulunabilmiş olmasından da mutluluk duymalıyız.
Buraya kadar anlattıklarım madalyonun iyi yönü. Dünkü ‘beşli gösteri’nin pek o kadar aydınlık olmayan bir yönü de var..
Bir gece önce Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, basının önüne birlikte çıkarak ortak adaylarının Ahmet Necdet Sezer olduğunu açıkladılar.
Açıklamanın yapıldığı andan itibaren Türk siyaset sahnesinin öteki oyuncuları da bu önerinin kendilerine yadırgatıcı gelmediğini söylediler.
Dün sabahtan itibaren de önce Fazilet Partisi’nin, daha sonra da Doğru Yol Partisi’nin liderleri basının önüne çıkıp kendi yetkili organlarında konuyu tartıştıklarını, Ahmet Necdet Sezer’in adaylığının kendileri için de uygun olduğunu açıkladılar.
Kamuoyunun önünde yapılan bütün açıklamalara rağmen kimsenin kimseye güvenmediği, bir son dakika golü yenmesinden kuşku duyulduğu da elle tutulur bir gerçek olarak gün boyunca pazarlık konusu oldu.
Liderlerin her birinin kamuoyu önünde verilen sözlere güvenmedikleri ortaya çıktı. Örneğin Recai Kutan, bir son dakika sürpriziyle karşılaşma ihtimaline karşılık kendi partilerinden adaylığını koyan Nevzat Yalçıntaş’ın adaylığını çekmeyeceğini bile açıkladı. Öteki liderlerin de gün boyunca bu kuşkunun sıkıntısını yaşadıkları ve kendi adaylarını herhangi bir ihtimale karşılık el altında bulundurmaya devam ettikleri anlaşıldı.
Tablonun görünür yüzü ne kadar sevindiriciyse, görünmeyen yüzünün de
o kadar düşündürücü olduğu ortada.
Demek ki siyasette verilen sözlerin, atılan imzaların değeri bir ‘taktik girişimden’ daha öteye anlam taşımıyor.
Türk siyaseti bu tabloya bakarak gurur duyabilir mi?