Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Temel kurultaya gidiyor!

 Amerika’ya göç eden Temel, ırk ayrımcılığının etkilerini hâlâ hissettirdiği güney eyaletlerinden birinde otobüs şoförü olmuş. Otobüsün beyaz yolcuları eski ırk ayrımı geleneklerine uygun olarak ön koltuklara oturmak istiyorlarmış.

Artık ırk ayrımcılığının kalktığını ileri süren zenciler ise buna karşı çıkıyorlar ve otobüsün ön koltuklarında oturmanın kendi hakları da olduğunu savunuyorlarmış. Tartışmalar her gün bir kavgayla neticeleniyor ve bu durum da Temel’in canını fena halde sıkıyormuş. Bir gün otobüsün kapılarını kapatıp durakta bekleyen yolculara sıkı bir nutuk atmış:
“Nedir bu siyah-beyaz kavgası” demiş.. “Bakın hepimizin iki ayağı, bir kafası, iki eli var… Hepimiz insanız. Bu ayrımcılık bu çağda size yakışıyor mu? Bırakın zenci-beyaz kavgasını.. Hepinizin aslında yeşil olduğunu varsayın.”
Durakta bekleyenler Temel’in bu etkili söylevini dinleyince zencisiyle beyazıyla ona hak vermişler. Hep bir ağızdan “Evet hepimiz insanız, bırakalım artık bu ayrımcılığı” diye bağırmışlar.
Temel otobüsün kapısını büyük bir gururla açmış. “Hadi bakalım itişmeden binin şimdi otobüse” demiş, “ama kargaşa istemem açık yeşiller öne, koyu yeşiller arkaya…”
Ne zaman CHP’deki liderlik tartışmaları ile ilgili bir haber okusam nedense aklıma bu fıkra geliyor. CHP’ye yeni bir düzen vermeye çalışanların Temel gibi önyargılarından hiçbir zaman kurtulamayacaklarını düşünüyorum.
Deniz Baykal’ın seçim başarısızlığı üzerine istifa etmesinin ardından isimleri parti liderliği için geçenlere bakınca açık yeşiller ile koyu yeşiller arasındaki kavganın bu partide hiçbir zaman bitmeyeceği hissine kapılıyorum.
CHP’nin sorunu nedense sadece bir liderlik sorunuymuş gibi algılanıyor.
Doğulu bir toplum olmamızın sonucu olsa gerek bu. İmajlar ve liderler öne çıkıyor, bir partiye esas hayat gücünü verecek olan temel şey, ‘fikir’ geri plana itiliyor.
Aslında CHP’nin bugün ihtiyaç duyduğu bir tek şey var: Yeniden kurulmak! Programıyla, ideolojisiyle, üyeleriyle, üyelerinin kararlara katılma süreçleriyle yepyeni bir partinin inşa edilmesi gerekiyor.
Bunu sağlamak ise eski iktidar kavgalarının bir parçası olmuş, yıpranmış, başarısızlıkları defalarca kanıtlanmış isimlerin ayak altından çekilmesiyle mümkün. Deniz Baykal’a da, Murat Karayalçın’a da, Fikri Sağlar’a da, şimdi isimlerini hatırlayamadığım eski parti büyüklerinin hiçbirine de bu çerçeve içinde bir yer yok.
Hafta sonunda toplanacak kurultayın görevi bir kurucular kurulu gibi çalışacak yeni bir heyet seçmek olmalı: Yeniden inşa edilecek partinin ilk kurultayında bir daha görev alamayacakları şimdiden karar altına alacak bir heyet… Sorun partiye bir lider bulmaksa bu, yeniden kuruluştan sonra düşünülmesi gereken bir şey. Bugünün işi değil.