Yarına bırakabileceğin bir işi bugünden yapma
Yazımın başında hemen belirteyim ki biraz sonra okuyacaklarınız, 10 günlük tatili İstanbul’da ve işinin başında geçirmek zorunda kalan bir insanın hezeyanları değildir.
Kimsenin tatilinde ve gittiği yerde neler neler yapacağında gözüm yok. Tatile gidenlere iyi eğlenceler diliyorum. Tanrı herkese güle güle gidip, güle güle dönmeyi nasip etsin.
Nisan ayı tatili sevenler için bu yıl bereketli bir ay oldu. Önce 10 günlük bir kurban bayramı tatili, arkasından dört günlük bir 23 Nisan tatili derken nisan ayının yarısını tatilde geçireceğiz.
Aslında normal insan davranışının tatilleri sevmek olması gerektiğini kendim de böyle düşündüğüm için gayet iyi anlıyorum. Ekonomisi gelişmiş ülkelerin haftalık çalışma süresini 35 saate çekme yolunda birbirleriyle yarıştıklarını, bu ülkelerdeki toplam tatil süresinin Türkiye’dekinden hiç az olmadığını da biliyorum.
Ama yine de koca bir nisan ayının 15 günlük bir tatil ile birlikte heba olup gitmekte olduğunun da farkındayım.
Bu biraz da bizim ulusal özelliklerimizden ileri geliyor. Bizim en temel özelliğimiz (eminim sizler de bana hak vereceksiniz) ‘Yarına bırakabileceğin bir işi bugünden yapma’ şeklinde özetlenebilir. Ve nitekim bu düstur Türkler tarafından nisan ayının başından beri sıkı bir şekilde hayata geçiriliyor.
Serbest meslek sahibi birçok arkadaşımın en büyük şikâyeti bu ayın başından beri hemen hemen her işin ‘bayramdan sonraya’ ertelenmesi.
Ödenmesi gereken çekler ve senetler, yetiştirilmesi gereken siparişler, bitirilmesi gereken işler, aklınıza ne gelirse hepsi bayram tatilinden sonraya ertelenmiş durumda.
Bir bilgim yok ama eminim ki benzeri şikâyetler devlet dairelerinde işleri olanlar açısından da geçerli.
13 Nisan’da işlerinin başına dönecekler için 10 gün sonraki 23 Nisan tatilinin (dört günlük bir tatil) de bir erteleme gerekçesi olacağını tahmin edebilmek için falcı olmak gerekmiyor.
Ne de olsa uzun bir kişin ardından ilk kez güneş görüyoruz ve hiçbir fırsatı kaçırmamaya da kararlıyız.
Sizi bilmiyorum ama benim kişisel görüşüm o ki biz aslında çok da fazla tatili hak eden bir ulus değiliz.
Bir zamanlar birlikte dünya haritasını çizdiğimiz diğer milletlerin bugün ulaştıkları nokta ile bizim durumumuza bakınca bizim biraz daha özveriyle çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.
Evet tatil tüm insanlar gibi bizim de hakkımız ama tatili hak etmek için önce biraz çalışmış olmalıyız diye düşünüyorum.
Canınızı bu güzel tatil günlerinin hemen başında sıktıysam kusura bakmayın. Yazımın başında bunun bir kıskançlık yazısı olmadığını söyledim ama kimbilir belki de bilinçaltım beni yanıltıyor olabilir.
Siz en iyisi bu seferlik yazdıklarımı unutun ve iyi bir tatil yapmaya bakın. Trafik kurallarına uymaya özen göstermeyi unutmadan tabii…