Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ziyaret yasaktır!

Ankara’da gazetecilik yaptığım yıllarda (Eylül 1980 öncesi) gazeteciler arasında sık yapılan bir şaka vardı: Dün gece Genelkurmay’ın ışıkları sabaha kadar yanmış!

Hatta Aşağı Ayrancı’da oturan bir arkadaşımız, her akşam evine dönerken bindiği minibüsün Genelkurmay’ın önünden geçmesi nedeniyle, en önemli istihbarat kaynağımız unvanını bile kazanmıştı.

Genelkurmay’ın ışıklarının sabaha kadar yanması, askerde bir ‘hazırlık’ belirtisi olarak görülürdü. Nitekim öyle de oldu. Işıkların sabaha kadar yandığı günlerden birinin sabahına sokağa çıkma yasağıyla gözlerimizi açtık.

O dönemde Ankara’da gazetecilik yapan arkadaşlarımızdan birçoğu şimdi İstanbul’da. 0 yüzden Genelkurmay’ın ışıklarının hangi saate kadar yandığı hakkında yeterli bir bilgi de edinemiyoruz. Ama yeni kuşağın da kendine göre istihbarat yöntemleri var. Onlar da şimdi hava karardıktan sonra Genelkurmay’a kimlerin gelip gittiğine bakarak bazı sonuçlara varmaya çalışıyor.

Bu konuyla ilgili bir kulis haberini bugünkü Radikal’de bulacaksınız.

Haber sonuç olarak bir ‘kulis öyküsü’ niteliğini taşıdığı için isimleri özel olarak ayıkladık. Ama gelip gidenlerin kimler olduğuna şöyle bir göz atınca Ankara’da bir ‘darbe’ bekleyenlerin sayısının hiç de az olmadığı ortaya çıkıyor.

Bugüne kadar çeşitli vesilelerle ordunun çeşitli komutanlarıyla bir araya geldim. Benim edindiğim izlenim, açıkça söylemeliyim ki, ordunun bir darbeye hiç de öyle hevesli olmadığı yolunda.

Bu konudaki imalı sorular bile kesin bir dille yanıtlanıyor. Komutanların tümünün demokratik rejimin geleceği konusunda kararlı olduğu vurgulanıyor. Asker, yasaların kendisiye verdiğini düşündüğü görevini yaparken bunun bir darbe hevesi ile karıştırılmasından da son derece rahatsız.

Ancak Genelkurmay’ın ziyaretçileri de bitmek bilmiyor. Böyle dönemlerde ortaya pıtrak gibi çıkıveren ‘proje sahipleri’, muhtemel bir askeri yönetimde bir köşe kapmak heveslisi yeteneksiz politikacılar Genelkurmay’ı ziyaret etmekte birbirleriyle yarışıyorlar sanki.

İlk bakışta adı sanı belli bir kişinin Genelkurmay’ı ziyaret etmek istemesinde ve randevu talebinin karşılık bulmasında yadırganacak bir durum yok gibi görünüyor.

Ancak bu ziyaretler ve randevu sahibi kişilerin etraflarına yaydıkları havalar, bizim gençliğimizdeki ‘ışıkların yanması’ gibi bir etki uyandırıyor. Sanki Genelkurmay’da bir hazırlık yapılıyor da bu ‘mümtaz’ şahsiyetlerin görüşlerine başvuruluyormuş gibi bir izlenim uyandırılıyor.

Yaşadığımız bugünlerin hassasiyetlerini herkesin dikkate alması gerektiğini düşünüyorum. Türk geleneğinde belki misafire ‘gelme’ demek ayıp sayılıyor ama, sanıyorum Orgeneral Çevik Bir’in ziyaretleri bir süre yasaklayacak bir emirname yayımlamasının zamanı da geliyor artık.

Hiç olmazsa ortalık normalleşene, torba ağızlar büzülene kadar…