t24.com.tr

Bekir Bey, bir daha düşünün derim

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “siz olsanız bir yere giderken ailenizi Kılıçdaroğlu’na mı emanet edersiniz, Tayyip Bey’e mi emanet edersiniz” diye sordu.

Bozdağ’ın kendi sorusuna yanıtı şu: “Ailemizi emanet edemeyeceğimiz insanlara ülkemizi lütfen emanet etmeyelim.”

Bozdağ’ın üyesi olduğu partiye ve hizmet ettiği şahsa bakarak yanıtının “Tayyip Bey” olduğu sonucunu çıkarıyorum ve diyorum ki “Allah, Tayyip Bey’e emanet edilecek Bozdağ ailesinin yardımcısı olsun!”

Çünkü Tayyip Bey bu, bugün söylediğinin tam tersini yarın yapabilir, bugün verdiği sözü hiç vermemiş gibi davranabilir.

Recep Tayyip Bey tutarlılığı ile tanınan bir şahsiyet sayılmaz.

Mesela Devlet Bahçeli ile karşılıklı olarak birbirlerine söyledikleri sözleri Türkiye’de hangi kahvehanede rasgele birisine söyleseniz, alacağınız yanıt en azından kafanıza fırlatılan bir çay bardağı olur.

Normal olarak birbirlerine böyle hakaret eden insanlar, karşılaştıklarında kavga etmeseler bile birbirleri ile konuşmamayı, selamlaşmamayı tercih ederler.

Ama Tayyip Bey ile Devlet Bey ortak oldular, şimdi birlikte başkalarına hakaretler yağdırıyorlar.

Bu tutarlı bir insan davranışı sayılmaz.

Bahçeli tek bir örnek olsa hadi neyse diyeceğim ama tek örnek de değil. Süleyman Soylu’dan tutun, Numan Kurtulmuş’a kadar, aralarında Hizbullahçıların da olduğu geniş bir yelpaze.

Bununla da kalmıyor.

Mesela Mavi Marmara gemisinin İsrail’e gitmesine önce izin verip onca insan öldürüldükten sonra da “giderken devrin Başbakanına mı sordunuz” diyen de Tayyip Bey idi.

Fetullahçı çeteye, bizlerin onca uyarısına rağmen “ne istedilerse veren” ama sonra “Rabbim beni affetsin” diyen de kendisiydi. Meğerse Fetullahçılar kendisini “aynı menzil – i maksuda gidiyoruz” diye kandırmışlar!

Tayyip Bey’i “kandıran” o kadar çok ki:

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, 2013’te silah bırakma sözü veren PKK, IŞİD ile mücadele edeceğim sözü verip muhaliflere saldıran Putin, ve YPG konusunda Obama.

Böyle kolay kandırılan birisine insan ailesini emanet edebilir mi? Ya birileri onu yine kandırıp ailenizi kaçırırsa?

Üstelik şu cümle de Bekir Bozdağ’a ait: “Bu kadar önemli görevlerde bulunan birisinin ‘Ben yanıltıldım’ demeye hakkı yoktur.” (30 Kasım 2017)

Bitmiyor: Emekli yaşının düşürülmesi ile ilgili talepleri yıllarca reddedip, sonra hiçbir şey olmamış gibi EYT’yi çıkaran da Tayyip Bey oldu.

Kılıçdaroğlu’nun seçmene vaatlerini duyduktan sonra önce “bunlar yapılamaz” deyip, sonra yapan da Tayyip Bey.

Yani diyeceğim o ki Tayyip Bey, öyle çok güvenilecek bir şahsiyet değil, kolay kandırılıyor, kolay yanılıyor, bugün ak dediğine yarın sabah kalkınca kolayca kara diyebiliyor.

Bekir Bey’e ailesini kime emanet edebileceği konusunu tekrar düşünmesini öneriyorum. Aman diyeyim!

————————————–

Suç bu işin neresinde?

Uçankuş TV’nin sahibi Can Tanrıyar, gözaltına alındı.

Bu işlemin nedeni İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Muhammed Yakut ile ilgili olarak yürüttüğü soruşturma.

Muhammed Yakut sosyal medyadaki video paylaşımları nedeniyle gündeme gelmiş bir kişi.

Daha önce adını hiç duymamıştım.

Tanrıyar’ın gözaltına alınma nedeni Yakut’un yayınladığı videolar ile ilgili olarak “bilgi, belge, fotoğraf aktarımında bulunması.”

Savcılık açıklamasında ayrıca başka bir kişiye yönelik “nitelikli yağmaya teşebbüs” suçlaması da var.

Bu ikinci suçlama ile ilgili olarak söyleyebileceğim bir şey elbette yok. Savcılık soruşturması tamamlanır, iddianame yazılır ve mahkûmiyet gerçekleşirse hepimiz olayı öğrenmiş oluruz.

Uzun bir süreç yani.

Dikkatinizi çekmek istediğim husus savcılığın açıklamasında yer alan “bilgi, belge, fotoğraf aktarımında bulunması” meselesi.

Bir gazetecinin bilgi, belge, fotoğraf vs. elde etmesinde ve bunu birileriyle paylaşmasında nasıl bir suç var, anlayamadım.

Bildiğim kadarıyla kanunsuz suç ve ceza olmaz, kanunlarımızda da böyle bir suç, eğer söz konusu “bilgi, belge ve fotoğraflar” devlet sırrı niteliğinde değilse, yok.

Öte yandan “bilgi, belge ve fotoğraflar” varsa bu, Muhammed Yakut’un sosyal medyada paylaştığı açıklamaların doğru olduğu anlamına mı geliyor?

Bir tuhaf durum var yani.

Savcılığın cezalandırmasını isteyeceği suç nedir ki bunun kanıtı “bilgi, belge ve fotoğrafların paylaşılması” olabiliyor?

Yoksa amaç kanunları zorlayarak videoların kızdırdığı birilerinin yüreğini ferahlatmak mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen gün ne demişti: Türkiye hukuk devletidir!

Savcılar tersini kanıtlamak peşinde mi?

——————-

Utanması gereken kimdir?

Geçen gün Oda TV’de, takma isimle yayınlanan bir haber, İyi Partili bir milletvekilinin eşcinsel ilişkisi ile ilgili bir videonun varlığından söz ediyordu.

İyi Partili yöneticiler, bu haberin partiye karşı düzenlenmiş bir “operasyon” olduğu kanaatindeler.

Bu, kuşkusuz bir böyle bir operasyon.

Adnan Hocacılar, Fetullahçılar geçmişte bu yöntemi sıkça kullandılar, onun için bir politikacının gizlice çekilmiş bir videosundan söz ediliyorsa bundan kuşkulanmamak yersiz olur.

Öte yandan şu da var: Bir milletvekilinin eşcinsel olması, görevini doğru düzgün yapmasına engel teşkil etmez.

Özel hayatıdır ve özel hayatı ile ilgili konuları görevine karıştırmıyorsa, söylenecek tek şey vardır: Kime ne? Sana ne, bana ne?

Denilebilir ki “bir milletvekili kamuya karşı sorumludur, özel hayatı ile ilgili de olsa seçmenlerini yanıltacak tutum içinde olmamalıdır.”

Bunu söyleyenler de haksız sayılmazlar.

Ancak o zaman oturup bütün toplumumuzu sorgulamalıyız: Ülkemizde eşcinsel olduğunu saklamak durumunda kalan insanlar, bunu keyiflerinden mi yapıyorlar, toplumun bir kesiminin nefret objesi haline getirilmek istenmiş olmalarından ya da toplumsal baskıdan dolayı mı?

Doğru yanıt ikincisi olmalı, kimse gerçek kimliğini saklayarak yaşamak istemez.

Buna mecbur kalıyorsa, sorumlusu buna zorlanan kişi değil, o toplumsal iklimin devamı için ortalığı velveleye verenlerdir.

Bu tür videolarla habercilik yaptığını düşünmek, seçim kampanyalarında LGBT bireyleri bir nefret objesi haline getirenlere hizmet etmekten başka bir sonuç yaratmaz.

————————-