t24.com.tr

İslam’a en büyük zararı hangisi verir?

İsveç’in başkentinde ırkçı faşist bir politikacı, Kur’an – ı Kerim yaktığı için Cumhurbaşkanı’nı çok kızdırdı.

Erdoğan bu kızgınlıkla İsveç ve Finlandiya ile yürütülen “üçlü mekanizma toplantılarını” süresiz olarak erteledi.

Erdoğan, bu eylemi kendisi için mükemmel bir fırsat olarak görüyor.

“Kur’an – ı Kerim’e saygısızlık yapanlara direnen mücahit” imajının, kaybettiği oyları ona geri getirip, getirmeyeceğini en geç mayıs ayının sonunda görmüş olacağız.

Bu aşamada söyleyebileceğimiz şey şu ki Erdoğan, bu konuda çok hassas!

Acaba öyle mi?
Gerçekten hassas mı, yoksa bugün siyaseten işine böylesi geldiği için mi öyle davranıyor?

Önceki gün İstanbul’da Adliye önünde bir gösteri yapıldı.

Gösteriyi yapanlar Hiranur Vakfı etrafında örgütlenmiş tarikat ehli!

Bu vakfın başkanı Yusuf Ziya Gümüşel, 6 yaşındaki kızını tarikat üyesi Kadir İstekli ile evlendirdiği için, eşiyle birlikte yargılanıyor.

Adliye önünde gösteri yapanlar, bu şahısların yargılanmasını protesto ediyorlar.

Protesto gösterisi sırasında atılan sloganları televizyon haberlerinde izledim.

En çok tekrarlanan şuydu: Ya Allah, Bismillah, Allahu Ekber!

Arada “tekbir” getirmeyi de ihmal etmediler.

Ortada açık bir pedofili vakası var.

Ve kendisine Müslüman diyenler, üzerlerinde tarikata özgü kılık kıyafetler, başlarında sarıklarla bu olayda suçlananların beraatını istiyorlar.

Bunu isterlerken de İslam dininin kutsal kelimelerini sloganlaştırıp, kullanmakta bir sakınca da görmüyorlar.

Bakıyorum bu konularda hassas olduğunu tahmin ettiğimiz Erdoğan’dan ya da partisinden ve onun hınk deyicisi küçük ortağından çıt çıkmıyor.

Hangisi İslam dinine daha büyük zararı verebilir?
Irkçı – faşist bir manyağın bir Kur’an – ı Kerim yakması mı?

Yoksa İslami kisve altında, toplumda büyük nefret duyguları yaratan pedofillerin savunulması mı?

Her halde ikincisi daha etkili olmalı.

Matbaada basılmış, daha sonra milyonlarcası kolayca basılabilecek bir adet kitabı yakmak, İslam’ın insanlığa iletmek istediği mesajı engelleyebilir mi?

Evet bu İslam inancına karşı saygısızca yapılan bir eylemdir, buna kuşku yok ama bu İslam’ın mesajının bu eylemden olumsuz şekilde etkilenmesine yol açar mı?

Hayır, yol açmaz.

Peki İslam dininin kutsal kavramlarını, pedofil sapıkları savunmak için kullanmak bu mesaja zarar verir mi?

Evet, zarar verir.

O halde hükümet, başta Erdoğan olmak üzere neden buna sesini çıkarmıyor?

Buna karşı dururlarsa oy kaybederler diye mi?

O zaman samimiyetinizden kuşku duymakta haksız olur muyuz?

————————–

Özgürlük yoksa, yolsuzluk var

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2022 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi açıklandı.

Türkiye, 180 ülke arasında 101. sıraya gerilemiş bulunuyor.

Böylece son on yılda 48 basamak birden geriledik.

Geçtiğimiz yıl 38 puanla 96. sıradaymışız, bu yıl 36 puanla 101.

Örgütün yayınladığı raporda “Batı Balkanlar ve Türkiye’de yetkinin otokrat liderlerde toplanması yargının bağımsızlığını baltalarken bu durum, kişisel menfaat gruplarının daha zengin ve güçlü olmasını sağlayan sistemin devam etmesine katkı sağlıyor” diye yazılı.

“Çalıyor ama çalışıyor” gibi utanç verici bir sloganın bir tür mottoya dönüştüğü bir ülke olmamızın resmi ifadesi bu.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı Delia Ferreira Rubio, “yolsuzluktan arınmış bir topluma giden tek sürdürülebilir yol, insanların özgürce konuşabilmelerini ve iktidara hesap sorabilmelerini sağlamaktır” diyor.

Listeye baktığımızda son sıralarda nüfusunun önemli bölümü Müslüman olan ülkeleri görüyoruz.

Çünkü hepsi birbirine benziyor.

Özgür basın yok. Yargı, yürütme organının bir parçası haline gelmiş ve yürütme organı da zaten “yürütüyor”!

Onun için belli kişiler zenginleşirken halkları fakirleşiyor.

Çalıp çırpmak normalleşiyor, “gemisini yürüten kaptan” olma çabası ahlaki çöküşü hızlandırıyor.

RTÜK Başkanı farkında mı bilmiyorum ama bu durum, “geleneksel Türk aile değerlerine” Netflix dizilerinden daha çok zarar veriyor!

Özgür medyayı susturmaya çalışırken yaptığı tam olarak bu çünkü.

——————————