Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kimsayasal savaşa kurban gidiyoruz

Kimsayasal savaşa kurban gidiyoruz

Farkında değiliz belki ama ülkemizde ciddi bir kimyasal saldırıyla karşı karşıyayız.

Gazze’de çoluk çocuğun üzerine yağan bombalar gibi, Ukrayna’da, Suriye’de yaşananlar gibi açık bir saldırı değil bu.

Saldırgan daha sinsi, kendisini göstermiyor. Hedefinde herkes var: Bebek, çocuk, ergen, yetişkin, olgun, yaşlı ayırt etmiyor.

İlan edilmemiş bir savaşta, kimyasal bir saldırı altında yaşıyoruz ve ne kaçabilecek bir sığınağımız var ne de vatandaşlarını korumaya gayret eden bir devletimiz.

Önceki gün İspanya, Türkiye’den ithal edilen kuru incirlerde kabul edilen sınırın tam 48,75 katı zehirli kimyasal tespit etti. Okratoksin A maddesi yani!

İncirler “tehlikeli” olduğu için sınırda alı konuldu, orada imha edilecek.

Bir gün önce İtalya’da da Türkiye’den ithal edilen kuru incirlerde normalin 12 katı Okratoksin A maddesi tespit edildi. Ürünler Türkiye’ye iade edildi.

Okratoksin A, bağışıklık sistemimizi baskılıyor, böbreklerde fonksiyonel bozukluklara yol açıyor, kansere neden oluyor, sinir sistemi üzerinde de olumsuz etkileri var.

İtalya’dan iade edilen bu incirlere, bağışıklık sistemi hastalıklarında son yıllardaki açıklanamayan artışı, Covid aşılarına bağlamanın huzuru içinde bugün yarın pazar yerlerinde, marketlerde, kuru yemişçilerde kavuşacaksınız.

Yine geçtiğimiz hafta Romanya’da marketlerdeki ürünleri denetleyen müfettişler Türkiye’den ithal edilen domateslerde normalin 34 katı pestisit tespit ettiler.

Domatesler imha edildi, Romen yetkililere teşekkürlerimizi sunalım, imha etmeselerdi zincir marketlerimizden birinde indirimli fiyattan alabilirdiniz.

Önceki hafta da Bulgaristan sınırında yapılan kontrollerde Türkiye’den ithal edilen limonlarda bir pestisit olan phosmet tespit edildi. Avrupa ülkelerinde kullanımı 2022’den beri yasak olan bu madde, kısırlık, hormonal düzensizlikler ve kanser ile sinir sistemi bozukluklarına neden oluyor.

Bulgar yetkililerin Türkiye’ye iade ettiği limonları marketlerden ya da pazardan, manavdan alabilir, çayınızın içine dilimleyip afiyetle içebilirsiniz.

Tüketici Dernekleri Federasyonu TÜDEF, 2022 yılının ilk iki ayında AB ülkelerine ihraç edilip iade edilen 108 parti meyve ve sebzede pestisit kalıntısı tespit edildiğini açıklamıştı.

Bu pestisitlerin arasında 2016 yılından beri Türkiye’de kullanılması yasak olan kimyasal maddeler de vardı.

Demek ki “o kadar da yasak değil”miş; çiftçiler nerelerden buldularsa kullanabilmişler.

Alanya’da tropik meyveler yetiştiren bir işletmenin sahibi olan Mustafa Ezici, zincir marketlerden satın aldığı 24 farklı tür sebze ve meyveden alınan 55 örneği, Antalya’da bu konuyla ilgili olarak akredite bir laboratuvarda test ettirdi.

Ürünlerin yüzde 30’unda yüksek miktarda tarımsal ilaç kalıntısı bulundu.

İtalyan, Fransız, Rus, Bulgar vs. olmadığımız için bu durum kimsenin umurunda değil.

Tarım Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı yetkilileri görevlerinin gereklerini yerine getirmedikleri için çoluk çocuk bütün bu zararlı maddeleri afiyetle yutuyoruz.

Sonra da merak ediyoruz: Niye bağışıklık sistemi hastalıkları arttı? Niye çocuklarda lösemi artıyor? Niye bu kadar sinirli bir topum olduk? Daha dün turp gibiydiler, bugün nasıl oldu da öldüler?

Sebze ve meyve üretiminde pestisitlerin kullanılması kaçınılmaz.

Elbette pestisit kullanmadan üretim yapabilmek de mümkün ancak bunun bir sonucu da üretimde ve ürün dayanıklılığında azalma ve yüksek fiyat.

Gerçekten organik olarak üretilen ürünlerin yüksek fiyatlarının nedeni bu ve bunun bile Türkiye’de doğru dürüst kontrol edilmediğini, üretimi sırasında kimyasal kullanılmış ürünlerin bile bizlere “organik, doğal ürün” diye kakalandığını tahmin edebilirsiniz.

Pestisitler tarımsal ürünü sinek, haşere, böcek, kuş, mantar, yabancı otlar, kemirgenler ve yumuşakçalara karşı koruyup, ürün miktarını ve dayanıklılığını arttırıyor ama bunlar bildiğiniz zehir.

Doğru kullanılması, hasattan belli bir süre önce kullanımının kesilmesi ve bütün bunların Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmesi gerekiyor.

Sınır kapılarından geri çevrilen ürünlere bakarsanız, devletin kurumları bu işle yeteri kadar ilgilenmiyorlar.

Bunun sonucu olarak hepimiz zehirleniyoruz. Bir kimyasal savaşla karşı karşıyayız ve devletimiz bizleri korumuyor.

Onun için siz kendinizi korumaya gayret edin: Çayınıza limon dilimi koymayın, sıkın.

Kabuğunu soyabileceğiniz her sebze ve meyvenin kabuğunu soyun.

Kabuğunu soymadan önce de mutlaka çok iyi yıkayın ki elinize bulaşan pestisit artıklarını yutmayın.

Kabuğu olmayan biber, ıspanak, semizotu, maydanoz, marul vs. gibi ürünleri mutlaka bol akar su ile uzun uzun yıkayın.

Zehirli kimyasalları bu yolla tamamen temizleyemeseniz bile miktarını azaltabilirsiniz; bu da bir şeydir.

————————