“Mikro aldatma” kurbanı olmayın
Yirmi iki yıllık evliliğinin nasıl olup da bu hale geldiğini bir türlü anlayamayan Greg Young (46) kendini nasıl hissedeceğini bilemiyordu.
Kimse ona “aldatılmış koca” diyemezdi, çünkü karısı Rita’nın (46) yaptığına “aldatma” denemezdi.
En azından bu olayın cereyan ettiği yıllarda “aldatma” kavramının bugünkü kadar geniş bir anlamı olmadığını söyleyeyim.
Eski ABD Başkanı Clinton bile, Monica Lewinsky ile ofisinde cinsel ilişki kurmadığını söylemişti. Yalan söylemediği kabul edilmişti, çünkü 9 kez gerçekleştirdikleri “cinsel aktivite”, o gün genel kabul gören anlamıyla “cinsel ilişki” sınıfına girmiyordu. Bu yüzden Oval Ofis’in adı, Oral Ofis’e çıkmıştı, belki hatırlarsınız.
Rita’nın yaptığının “aldatma” sayılmaması da biraz buna benziyor.
Greg dergilerde yayımlanan “internette casusluk” reklamlarından etkilenmiş ve 49 Dolar 95 Cent’i bastırıp, kendisine bir casus yazılım almış ve Rita’nın bilgisayarına bu programı yüklemişti.
Bir ay sonra sabaha karşı sessizce yataktan çıkıp çalışma odasına girdi ve Rita’nın bilgisayarından kopyaladığı dosyayı açtı.
Karısı internette “rita_neb” adını kullanıyordu. Birkaç dakika sonra Rita’nın bir aydır yaptığı tüm e-posta yazışmaları, tüm sohbet odası kayıtları, girdiği sitelerin adresleri, oralarda ne kadar oyalandığı gibi bilgiler elindeydi.
Gözlerine inanamıyordu. Bu onun Rita’sı mıydı? Nebraska’da bir yerlerde yaşayan bir adamla akla hayale gelmeyecek konuşmalar yapmıştı.
22 yıllık karısının cinsel hayallerinin bu kadar sınırsız olabileceğini bilmiyordu.
‘Chat’ ikilisi bununla da yetinmemiş ve birbirlerine neler yapabileceklerini grafik çizimler haline getirip karşılıklı olarak yollamışlardı. Greg kötü ressamlar tarafından çizilmiş bir porno resimli romana bakıyordu sanki.
Rita’nın gözyaşlarıyla desteklenen yakarışlarına aldırmadan soluğu avukatında aldı.
Davanın sonucu ne oldu bilmiyorum, bu haberi yıllar önce Washington Post’ta okumuş, üzerine bir de yazı yazmıştım.
Bu haberin yayınlandığı tarihte ABD’deki İnternet Araştırmaları Merkezi’nden David Greenfield’in yaptığı bir araştırma internet kullanıcılarının yüzde 13’ünün internette flört ettiklerini ve sanal seks yaptıklarını ortaya koyuyordu.
Pandemi sırasında Glasgow Üniversitesi’nin 6 bin 654 kişiyle yaptığı araştırmaya göre, Mart 18 ile 59 yaş arasındaki kişilerin yarısından fazlasının (yüzde 53) sanal seks yaptığı belirlenmişti.
Aradan geçen zamanda neler oldu, bilemiyorum. Bununla ilgili bir araştırma bulamadım.
Nitekim dilimize yeni kavramlar da giriyor. Dile giren her yeni kavram, toplumsal bir gelişmeyi tarif eder ve bu tekil, rastgele örneklerden daha yaygın bir durumu işaret eder.
Bu yeni kavramın adı “mikro aldatma”!
GQ – India dergisinde Sanjana Ray’in yazdığına göre “duygusal aldatma” diye de tarif edilebilecek bir durum var ve bu en az “cinsel aldatma” kadar büyük bir sorun olarak görünüyor.
“Sadakatsizlik üzerine yapılan en büyük çalışma” olarak kabul edilen ve Chapman Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırma heteroseksüel kadınların yüzde 65’i “duygusal sadakatsizliği” çok ciddi bir sorun olarak görüyor.
Erkekler biraz da “large”! Heteroseksüel erkeklerin yüzde 54’ü ise cinsel sadakatsizliği, duygusal sadakatsizlikten daha büyük bir sorun olarak görüyor.
“Mikro aldatma”da eşinizden başkasıyla seks yapıyor ya da başka birini öpüyor değilsiniz.
Psychology Today, mikro aldatmayı şöyle tanımlıyor:
“Mikro aldatma, partnerinizin ilişkinize olan duygusal veya fiziksel bağlılığını sorgulamanıza neden olan eylem veya davranışları içerir. Bunlar, çekici buldukları birine düzenli olarak mesaj atmak veya sosyal medya paylaşımlarını takıntılı bir şekilde beğenmek gibi eylemleri içerebilir.”
Artık Sanjana Hanım mı elini geniş tutmuş bilemiyorum ama haşa huzurdan siz bile farkına varmadan bir mikro aldatma eyleminin içinde olabilirsiniz.
Onun için bu dev hizmeti sizlere sunuyoruz ki bilmeden de olsa bir mikro aldatma eyleminin tarafı ya da kurbanı olmayın.
Mesela yeni tanıştığınız karşı cinsten bir kişiye evli olduğunuzdan söz etmiyor hatta bekarmışsınız izlenimi veriyorsanız, mikro sadakatsizlik yapıyorsunuz demek.
Arada sırada da olsa eski sevgilinizi, eski eşinizi arıyor ve bundan yeni sevgilinizi / eşinizi haberdar etmiyor musunuz? Bir çentik daha yediniz demek.
Instagramda, TikTok’ta gördüğünüz fotoğraflara flörtöz yorumlar yazıyor musunuz?
Telefonda kiminle konuştuğunuz ya da mesajlaştığınız konusunda yalan söylüyor musunuz?
Çekici bulduğunuz birisiyle çeşitli bahaneler yaratıp, uydurup görüşüyor musunuz?
Eskiden ilişkiniz olan birisinin sosyal medya hesaplarını çaktırmadan takip ediyor musunuz?
Soruların birine bile “evet” yanıtını veriyorsanız, haberiniz olsun siz bir mikro sadakatsizsiniz.
Kuşkusuz ki her mikro sadakatsiz, bu işi bir adım ileriye götürecek ve gerçek bir aldatmaya yönelecek anlamına gelmiyor.
Ancak bunun ilişkideki güven duygusunu zedelemesi kaçınılmaz ve Psychological Reports’ta yayınlanan 2020 tarihli bir çalışma, partnere duyulan güvensizliğin ilişkiye zarar verecek bir dizi çatışmaya yol açacağını gösteriyor.
Bu yaz başında Oksijen’de yazmıştım, yapılan bir araştırma her dört Türk’ten birinin eşini adattığını gösteriyor.
Şu anda oturduğunuz masada dört kişisiniz diye içinizden birisinden şüphelenmenize elbette gerek yok. İstatistik disiplini böyle çalışmıyor.
Kaç Türkün, karşısındaki anketörü yanıltmak için kendisini böyle tarif ettiğini bilmiyorum ama bu rakama “mikro aldatmalar” dahil değil.
O rakam büyük bir ihtimalle daha yüksek olmalı.
Şurası bir gerçek ki sosyal medya uygulamalarının ve akıllı telefon sahipliğinin yayılmasının bir artışa neden olduğunu düşünmek için çok nedenimiz var.
Gazetelerin üçüncü sayfalarına yansıyan haberleri, Müge Anlı ve Esra Erol programlarını izliyorsanız bunun elle tutulur, gözle görülür hale geldiğini göreceksiniz.
Rasgele aradığı bir telefon numarasında karşısına çıkan kadınla ya da erkekle önce uzun süreli bir sanal ilişki yaşayan adamların ya da kadınların sahip oldukları üç kuruşluk servetleri nasıl kaptırdıklarını görünce insanın şaşkınlıktan ağzı açık kalıyor.
Geçen gün viber’den bir mesaj geldi: Oradan çok az mesaj yazan olduğu için hemen baktım tabii. Şöyle bir mesaj: Aşka hazır mısın?
Bir “chat” odası bu. Bir iki soruyu yanıtlayıp, tıklayınca odayla dalıveriyorsun ve senin gibi “aşka hazır” tiplerle konuşuyorsun. Hemen sildim tabii.
Bir sokak filozofunun deyişiyle ifade edecek olursam, “her şeyin bir şeyi var!” Aman ha!
——————————————