Almanya Federal Göç ve Mülteci Dairesi, Türkiye’den yapılan “iltica” başvurularının Ocak – Temmuz 2023 döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 202 oranında arttığını açıkladı.
Bu yıl içinde iltica isteyen TC vatandaşlarının sayısı şimdilik 23 bin 846’ya ulaşmış bulunuyor.
Vatandaşları Almanya’ya iltica başvurusunda bulunan ülkelerin ilk üç sırası şöyle:
1 – Suriye. 2 – Afganistan. 3 – Türkiye.
Suriyelileri hangi nedenin ilticaya yönelttiğini biliyoruz. İç savaş ilk günlerdeki kadar yoğun değil ancak ülke nüfusunun yarısından çoğu yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı, evleri, iş yerleri yıkıldı.
Onun için listenin birinci sırasında Suriyelilerin olmasında bir tuhaflık yok.
Afganistan vatandaşlarının o ülkeden neden kaçmak istedikleri de anlaşılabilir bir şey. Ülkenin üstüne Taliban denilen bir bela çöktü, insanlar kaçmasın da ne yapsın?
Peki Türkler neden kaçıyorlar?
Bir de “eğitimli nüfusun yasal göçü” sorunumuz var.
Yüksek öğrenimli olanların yararlanabildiği “mavi kart alarak Almanya’ya göç edenler” listesinde de Türkiye, Hindistan’ın arkasından ikinci sırada.
Hindistan’ın nüfusunun şu anda 1 milyar 400 milyon kişi olduğuna da dikkatinizi çekerim. Nüfusa oranla yapılan listede Türkler birinci sırada yer alıyor.
Hekimler, mühendisler, çoğu doktoralı eğitimli insanlardan oluşan bir liste bu.
Türkiye, insan sermayesini kaybediyor.
Sadece Almanya’ya değil, İngiltere’ye, hatta Meksika üzerinden ABD’ye göç etmek peşinde insanlarımız.
Son imzalanan “göçmen anlaşması” vesilesiyle öğrendik ki Manş denizini bot ile geçerek İngiltere’ye sığınmaya çalışırken “ele geçirilen” Türklerin sayısı Nisan – Temmuz 2023 tarihleri arasında 1359’a yükselmiş.
Kısa bir süre önce yayınlanan Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı verilerine göre geçen ay Türkler küçük botlarla Manş Denizi’ni geçerek iltica edenler arasında ikinci sırada. Sadece geçen ay 370 kişi yakalanmış, yakalanmadan karaya ayak basmayı başarabilenler kaç kişi, doğal olarak bunu bilemiyoruz.
Ülkeyi yönetenlere bakarsanız Türkiye her haliyle parlayan bir yıldız! Zaten Cumhuriyet’in ikinci yüz yılı Türkiye’nin yüz yılı olacak.
Her şey yolunda, mağazalar, marketler ağzına kadar tıka basa dolu. İnsanlar evlerinde, bankalarda altın ve dolar istifliyorlar.
Biraz enflasyon var ama Allah’ın izniyle onu yeniden indirecek kadrolar da işbaşında!
Ama TC vatandaşları akın akın memleketten kaçma peşindeler.
Soğuk savaş yıllarındaki Doğu Bloku ülkeleri gibiyiz. Fırsatını bulan, bulabildiği her araçla kapağı yurtdışına atıyor.
Benzetmek gibi olmasın ama günün birinde Berlin Duvarı’nın yıkılması gibi bir şey olur ve batı sınırlarımız ardına kadar açılırsa, memlekette insan kalmayacak gibi bir tablo.
Yönettiği ülkenin yarısından nefret eden, eline geçen her fırsatta o yarıyı aşağılayan, yok sayan bir rejimin yarattığı bir sonuç bu.
————————————
Önce vicdan ile ilgili bir mesele
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, sosyal medyada yayınladığı mesajla ileri derecede hasta ve yaşlı olanların ısrarla cezaevlerinde tutulmasını eleştirdi.
“Yaşam hakkı anayasal teminat altındadır. Devlet, ceza ve tutukevlerindeki yurttaşlarının da yaşam hakkını korumakla mükelleftir. Yaşları çok ilerlemiş ve kendi ihtiyaçlarını dahi göremeyen insanların cezaevinde çile çekmesinin hangi adalete sığdığını ya da hangi kamu yararını karşıladığını doğrusu merak ediyorum” dedi.
Arınç’ın mesajından bir bölüm daha:
“Üç yıl kadar önce şartlı tahliye hükümlerinde yapılan düzenlemeler ve en son bir ay önce denetimli serbestlik hükümlerinde yapılan değişiklikler ile adi suçlardan hükümlü binlerce mahkûm – ki bunlar gasp, cinayet, uyuşturucu ticareti, organize suçlar vs. gibi – tahliye edilmişken ağır hastaların ceza ve tutukevlerinde tutulmasının ceza ve infaz hukukuyla bağdaşır bir yanı yoktur.”
Evet, konu ceza ve infaz hukukuyla da ilgili.
Ancak ondan daha da önemlisi vicdan ile ilgili bir mesele bu.
——————————
O iş senin boyunu aşar
Afyon Sandıklı’nın AKP’li Belediye Başkanı, Gökçe’nin ilçede vereceği konseri iptal etti.
İptal nedeni Gökçe’nin “isteyen istediğini sever, aşk aşktır” diyerek LGBT+ bireylerin onur haftasına destek vermesi.
Belediye Başkanı’nın homofobik davranışlarının gerisinde ne yatıyor, bilmiyorum.
Bunun bir nedeni mutlaka vardır; profesyonel bir destek alabilir ve homofobisinin altında ne yattığını öğrenebilirse hem kendisi için hem de hizmet etmek üzere seçildiği ilçe için hayırlı olacaktır.
Başkan Bey, konseri iptal etmekle de yetinmemiş.
“Bırakın sahneye çıkmasını, ilçemiz sınırlarından bile giremez” diyor.
İşte orada dur Başkan Bey, o iş senin boyunu da aşar, senden çok çok daha büyüklerinin de boyunu aşar!
İnsanlardan nefret ederek ne kadar huzurlu bir hayat sürdürebiliyorsunuz bilmiyorum ama bu memleket babanızın tapulu malı değil, aklını başına topla!
————————–
