t24.com.tr

İşkenceciyi korumak sistematik uygulama

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit eden saldırganın Emniyet’ten Adliye’ye götürülme şekliyle ilgili olarak soruşturma açıldığına ilişkin iddiaların “alçakça bir yalan” olduğunu söyledi.

Bu konuda meğerse herhangi bir soruşturma açılmamış.

Bakan Yerlikaya, “yalan haberleri yayanlar hakkında gerekli adli işlemler başlatılmıştır” diyerek, gazetecilere sopa göstermeyi de ihmal etmiyor.

Bakan Yerlikaya’nın soruşturma açmaya gerek görmediği uygulama, tipik bir “işkence” vakası.

TCK’nın 94. Maddesi’nin 1. Fıkrası söz konusu sanığa karşı işlenen suçu tarif ediyor:

“Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

Sanık, üzerindeki kıyafetleri çıkartılarak siyah çöp poşetinin içine konuldu. Bundan ala aşağılama olur mu?

Sanık, bu kılıkta gazetecilerin görüntü almasına ve sanığın teşhir edilmesine olanak verecek şekilde Emniyet’ten çıkarıldı.

Sanık, insan onuruyla bağdaşmayacak şekilde, hayvan taşıma aracına konularak, Adliye’yle götürüldü.

Bakan bütün bunları normal karşılıyorsa, hemen bir ruh hekimine müracaat etmeli derim, bu ciddi bir duruma işaret ediyor çünkü.

Ancak buna gerek kalmaz çünkü Bakan da bunun aslında anormal bir durum olduğunun farkında.

Gürültü yaparak, “alçakça yalan”, “adli işlemler başlatıldı” gibi sözlerle üste çıkmaya çalışarak, bu suça işaret edenleri tehdit ederek işkence suçunu ört bas etmeye çalışıyor.

Bunu da yadırgamıyoruz, bunu refleks olarak yapıyor.

Çünkü Türkiye’de işkence sistematik bir uygulama olmasa bile işkenceciyi korumak sistematik bir uygulamadır.

Bu örnekte olduğu gibi işkenceciyi önce amirleri korur. Bakandan tutun da karakoldaki Baş komisere kadar sıralı bütün amirleri!

Onun yetmediği yerde Vali korur, soruşturulmasını engeller.

İdari mahkemesiydi filan derken soruşturma açılsa, savcı korur. Savcıdan sonra koruma hâkîme geçer, uyduruk bir cezayla işkenceci paçayı kurtarır.

Bu yüzden de Türkiye’de işkence önlenemez.

Sanığın bir suç makinesi olması, görevini yapmaya çalışan bir polis memurunu öldürmesi, onun bir insan olduğu gerçeğini değiştirmez.

İnsan olmaktan kaynaklanan hakları vardır, Ali Yerlikaya insan olarak hangi haklara sahipse söz konusu sanık da aynı haklara sahiptir.

Sanığın işlediği suçların ceza karşılığı, kanunlarda yazılı. Yargılanır, hâkim delilleri yeterli görürse cezasını verir.

Bunun dışında ceza biçecek bir makam yoktur, bir hukuk devletinde olamaz.

————————————

Şeyda Yılmaz neden şehit oldu?

Şehit polis memuru Şeyda Yılmaz olayında, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açtırması gereken soruşturma sadece işkence soruşturması da değil.

Yerlikaya, bir soruşturma da polis memurunun nasıl şehit olduğu ile ilgili olarak açmalı ve öyle görünüyor ki Türk devlet refleksi olarak “ölen öldü, kalan sağları koruyalım” diye düşünüyor.

“Adli işlem başlatırım, alçaklar, hainler” diye tehditler yağdırmasının nedeni, bu soruşturmayı açtırmamış – açtıramamış olmasından başka bir şey değil.

Olay gecesi civardaki güvenlik kameralarına yansıyan görüntüler, uzun bir sabıka listesine sahip olan ve hırsızlık suçuyla aranan bir kişiye karşı yapılan operasyonun biraz Allah’a emanet olduğunu gösteriyor.

Elbette bütün görüntülere sahip değiliz, polislerin takmaları gereken vücut kameralarındaki görüntüler daha net bir görüntü sağlar. Yani aslında Bakan’ın bu soruşturmada işi daha kolay.

Bir motosiklet çaldığı iddia edilen sanığı yakalamaya giden polis ekibi, yola çıkmadan önce ya da yoldayken bir GBT araması yapmış olmalı. Sanığın nasıl bir suç makinesi olduğu, o kabarık listede görünüyor.

Görünen bir şey daha var: Sanık uyuşturucu da kullanıyor.

Yani dengesiz, uyuşturucu etkisi altında olabilir ve eğer o durumdaysa hareketlerini öngörebilmek mümkün olmayabilir.

Nitekim öyle de oluyor.

Operasyona katılan polislerin üzerinde çelik yelek yok. Niye?

Bu bir bireysel ihmal mi yoksa kurum kültüründeki bir eksiklikten mi kaynaklanıyor?

Bu tür operasyonlar için önceden hazırlanmış talimatlar mı yetersiz?

Operasyona katılan polislerin her hani bir önlem almadan sanığa yaklaştıkları anlaşılıyor.

Bu taktik yetersizliğin nedeni iyi eğitim verilmemiş olması mı, görevli amirin ihmali mi, disiplinsizlik mi?

Bakan elbette kendi emrindeki kurumu korumak isteyecektir, buna şaşırmıyoruz.

Ancak ihmal ettiği şu ki bu tür olaylar iyi soruşturulup, bir memurun şehit olmasıyla sonuçlanan hatalar zinciri tespit edilmezse, gelecekte başka şehitlerin ardından ağlamak kaçınılmaz olur.

Medeni insanlar ve kurumlar hatalarından dersler çıkarırlar.

——————————–