Şimdi size bir soru soracağım ama samimi bir cevap vermenizi istiyorum. Türkiye
Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ya da Başbakanı mı olmak istersiniz, yoksa Amerika’da NBC televizyonunun Yönetim Kurulu Başkanı mı?
Bana soracak olursanız hiç tereddüt etmeden NBC’nin “president”i olmayı tercih ettiğimi söylemek zorundayım. NBC olmazsa ABC’yi de itiraz etmeden kabul edeceğimi bilmenizi isterim.
Radikal muhabiri Aslı Aydıntaşbaş’ın bildirdiğine göre Amerika Futbol Ligi’nin yayın haklarını almak için bu iki televizyon kuruluşu kıyasıya bir rekabete girişmişler. 33 sezondur NBC tarafından yayımlanan lig karşılaşmalarının yayın hakları, bundan sonraki 8 sezon için ABC tarafından satın alınmış. Bu iş için AFL’nin kazanacağı para tam 18 milyar dolar.
18 milyar doların nasıl bir büyüklük olduğunu anlamak için sıfırları ile birlikte yazdım ve Türk Lirası karşılığını bulmak için de 200 bin ile çarptım. Ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor: 3,600,000,000,000,000. Hakkı Bey kızacak ama şöyle yazarsam daha kolay okuyacağınıza inanıyorum: 3 katrilyon 600 trilyon lira!
Bu para Bakü ile Ceyhan arasında yapılacak ve “Türkiye’nin geleceğini kurtaracak” petrol boru hattının maliyetinin altı katına karşılık'” geliyor. Endonezya, bu paranın biraz daha fazlasını alıp ekonomisini düze çıkarabilmek için IMF’nin kabul edilmesi çok zor şartlarını sineye çekti.
Amerikan Futbol Ligi karşılaşmaları haftada bir gün (pazartesileri) Amerika’nın en çok izlenen televizyon programı. Haftanın bir günü reytingi kurtarmak için harcanan paranın miktarına bakıp, geri kalan altı gün için ne kadar para gerektiğini hesaplamak çok zor değil.
Bizim gariban ülkemizin bütçesine yakın bir büyüklükte bir paradan söz ediyoruz. Ve bu paranın harcanması kararını son tahlilde veren insan da o televizyon şebekelerinin başındaki adam.
Şimdi söyleyin bakalım. Haksız mıyım, NBC Başkanı olmayı, TC’nin Cumhurbaşkanı olmaya tercih etmekte?
Konu televizyon reytinginden açılmışken Hülya Avşar’ı görmezden gelmek olmaz. İddialara göre Avşar, yeni doğan kızının ilk televizyon programının yayın hakkını 200 bin dolara satmış. Amerika’daki bütçelerle kıyaslandığında çok bir para değil. Zaten benim de ilgimi çeken bundan ziyade Hülya Hanım’ın eşinin verdiği bir demeç.
Hülya Hanım’ın eşi Kaya Çilingiroğlu, bir televizyon programında eşi ve arkadaşının eşi Sibel Can için “medya maymunu” deyimini kullanan Cem Özer’e çok kızmış. “İlk karşılaştığımızda ona dersini vereceğim” diyor.
Bu dersin “nasıl bir ders olduğunu” tahmin etmek çok zor değil. Büyük bir ihtimalle yumrukların konuşacağı bir “eğitim süreci”nden söz ediliyor. Bu karşılaşmanın televizyonların reyting kavgasında çok işe yarayacağını düşünüyorum. Şöyle iyi bir para önerilirse, Kaya Bey, Cem Bey’e dersini örneğin Ali Kırca’nın ya da Reha Muhtar’ın hakemliğinde televizyon stüdyosunda da verebilir.
Aman “haberciler”, bu fırsatı kaçırmayın sakın!
