RADİKAL

Şeriattan ne anlıyoruz?

 Dün yapılan ‘şeriata karşı kadın yürüyüşü’ eski bir tartışmayı yeniden canlandırdı. Hatta bu tartışmanın etkisi altındaki ANAP yönetimi, daha önce verdiği yürüyüşe katılma kararını bir kaç saat sonra geri alma durumunda bile kaldı.

Siyasal islamın sözcülerine bakılırsa ‘şeriat’ denilince anlamamız gereken şey ‘kurallar’.

‘Kurallar’ denilince de islamın emirlerini anlamamız gerekiyor.

Türkiye’nin son yıllarda gördüğü en büyük demagoglardan birisi olan Şevki Yılmaz gibilerin neden ‘şeriatçı’ olduklarını açıklarken kullandıkları bir tarif bu: ‘Şeriat’ kelimesinin etimolojik anlamının arkasına saklanılarak yapılan bir demagoji.

‘Şeriat’ı islamın emrettiği kurallar bütünü olarak tarif edince, şeriata karşı çıkmak da ister istemez bizatihi islamın kendisine karşı çıkmak anlamına geliyor.

Böylece sokaktaki sade vatandaşın kafasında bir kuşku yaratılmak isteniyor: Şeriata karşı çıkarsan, İslama da karşı çıkarsın.

Oysa hepimiz biliyoruz ki, günümüzde ‘şeriat’ denilince siyasi manada kastedilen şey bir ‘teokratik devlet düzeni’nden başka bir şey değildir.

Çeşitli biçimleriyle İran’da, Suudi Arabistan’da, Pakistan’da, Sudan’da, Afganistan’da uygulanan siyasi rejime verilen bir isimdir.

Şeriat kelimesi burada etimolojik anlamından sıyrılmakta, toplumda yaygın olarak kullanılan yeni bir mana kazanmaktadır. Dolayısıyla ‘şeriata karşı çıkmak’ aslında islamın kendisine karşı çıkmak filan değildir.

Siyasi manada şeriata karşı çıkanlar arasında elbette hiç bir dine inanmayan ateistler de vardır. Ancak dünkü yürüyüşe katılan onbinlerce insanın büyük bölümünün oruç tuttuğu, cumaları namaza gittiği, dini bayramları heyecanla kutladığı da bir başka gerçektir.

Özellikle Siyaset Meydanı isimli televizyon programının günlük dilimize soktuğu bir başka kavram da ‘müslümanlar’ tanımlaması.

Bu tür programlara katılan bir kısım aydın ve ‘şeriatçılar’ın tümü siyasi islamı aktif olarak savunan bir kitleyi böyle tanımlıyorlar.

Böylece Refah’a oy verenler, baş örtüsünü siyasi bir mücadele aracı haline getirenler, İran benzeri bir rejimi savunanlar ‘müslüman’ tanımlamasıyla terfi ettirilirken, bunları yapmayanlar müslüman olamazlarmış gibi bir hava yaratılmak isteniyor.

Bu terminolojiyi kullanan aydınların niyetinden kuşkulanmıyorum. Onlarınki sadece saflıkla açıklanabilir. Ama ‘şeriatçıların bu terminolojiyi kullanmasında ve bunu yaygınlaştırmaya çalışmasında güttükleri amaç çok açık: Bizden olmayan müslüman değildir demek ve bundan siyasi çıkar sağlamak!