MİLLİYET

Gazeteci görevini yaptı; ya Sayın Başbakan?

 Önceki gece Başbakan çıktığı bir gezi kapsamında bir çocuk yuvasını ve bir yaşlılar yurdunu ziyaret etti.
Gece saat 23.00 ile 23.30 sularında..

O gün Başbakan’ı izleyen bir muhabir gecenin bu saatinde bu ziyaretin yaşlı ve çocukları rahatsız edip etmeyeceğini sormuş.
Başbakan ile aralarında, bir gazeteci ile bir siyasetçinin hiçbir zaman yapmaması gereken türden bir tartışma geçmiş. Tartışma Başbakanlık korumalarının gazeteciyi itip kakmaları ile bitmiş..
Bir gazetecinin takip ettiği bir siyasetçiye böyle bir soru sormasında bir “densizlik” görmüyorum. Normal olan budur. Gazeteci, gördüğü bir olayla ilgili olarak bir soru sormuş, yanıtının da normal bir şekilde verilmesi gerekirdi.
Kişisel olarak bu ziyaretin o insanları rahatsız ettiğine inanmıyorum. Hatta birçoğu böyle bir ilgiden eminim mutlu da olmuşlardır.
Ama Başbakan’ın bu soru karşısında sinirlenmesine, ardından korumalarının gazeteciyi itip kakmasına da bir anlam veremiyorum.

Ya düşünce özgürlüğü
Başbakan fırsat buldukça düşünce özgürlüğünden, demokrasiden söz ediyor.
Gazetecilerle ilişkilerinde de bu sözlerini hep aklında tutuyor olmalı.
Gazetecinin görevi olup bitenleri halka tam ve eksiksiz olarak yansıtmak. Bu işini yaparken muhataplarının sinirlenebileceği soruları da sorabilir. Terbiyesizlik yapmadığı sürece, kendisine terbiye sınırları içinde yanıt vermek de siyasetçinin görevidir.
12 Eylül’den önce Ankara’da görev yaptığım sırada Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’ın gazetecilerle ilişkilerine birinci elden tanıklık ettim.
Süleyman Demirel kendisine sorulan ve bazısı doğrudan doğruya sinirlendirmek için sorulduğu belli olan sorulara bile sükûnetle yanıt verirdi. Çoğu kez aynı yanıtı bıkmadan tekrarlar, soru – yanıt işleminin bir tartışmaya dönüşmesine müsaade etmezdi.
Bülent Ecevit de aynı şekilde en gergin günlerde bile gazetecilerle arasında düzeyli bir mesafenin korunmasına dikkat eder, nezaketi bir an bile elden bırakmazdı.
Necmettin Erbakan da kendine özgü renkli üslubu ile beğenmediği sorulara bile açık yanıtlar vermekten kaçınmazdı.
Recep Tayyip Erdoğan aktif siyaset içinde pek yeni bir sima sayılmaz ama Başbakanlık gibi önemli bir mevkide oldukça yeni ve tecrübesiz görünüyor..
Danışmanlarının ona bu konuda söyleyebilecekleri şeyler olmalı..
Gazetecinin düşman değil, bir kamu görevini yerine getiren kişi olduğu, bazı soruların sorulmasından memnun olunmasa bile açık yanıtlar vermesi gerektiği anlatılmalı.
‘Sorulamayan’ sorular
Başbakan’ın yanıtlamak istemediği soru olamaz mı? Elbette bu da olabilir, herkes her soruya yanıt vermek zorunda değildir. Böyle bir durumda, bu da yine nezaket kuralları içinde soruyu sorana anlatılır. “Yorum yapmayacağım”, “Bu soruyu sormamış olun” gibi bir yanıt verilebilir…
Başbakan’ı izleyen muhabirlerin karşılaştıkları bu sert tavır nedeniyle bazı soruları sormaktan kaçındığını da izliyorum.
Örneğin Başbakan’ın bir şirket kurması ile ilgili olarak kamuoyundaki eleştiriler karşısında neler düşündüğünü hâlâ öğrenemedik. Belli ki gazeteciler bir tatsızlık çıkmasından çekiniyorlar..
Oysa bu tür konular mesela yeğenleriyle ilgili olarak Süleyman Demirel’e her basın toplantısında belki on kere sorulurdu. Bu tür sorular karşısında ne kimsenin itilip kakıldığına tanık oldum ne de Demirel’in bir gazeteciyle herkesin önünde gereksiz bir tartışmaya girdiğine…
Sorumluluk gerektiren mevkilere gelen siyasetçiler, kim olurlarsa olsunlar, gazetecilerle ilişkilerine “kamu yararı” açısından yaklaşmalılar.
Buradaki “kamu yararı”, halkın merak ettiği her şeyi öğrenme hakkı ile ilgilidir. Gereksiz dedikodular, spekülasyonlar ve yanlış haberlerin yayılması ancak böyle önlenebilir.
Şunu unutmamak gerekiyor: Gazeteci bir soruyu sorarken siyasetçiyle bir tartışmaya girmek amacında değildir. Zaten haber de çok istisnai durumlar dışında o sorunun sorulmuş olması değil, o soruya verilecek olan yanıttır. Bu göz ardı edildiği takdirde ortaya böyle tatsız durumlar çıkar ki bundan zarar görecek olan soruyu soran gazeteci değil, soruyu yanıtlamak yerine gazeteciyle tartışmayı tercih eden siyasetçi olur.