Dolly Parton “asla denemeyi bırakmadım, asla bırakmayı denemedim” diye bir söz söylemiş.
“Unutulmayan Altın Sözler” isimli bir kitapta buldum bu sözü.. (Simge Yayınları.)
“Orta yaş”a adım attığımdan beri her eski yıl bitip, her yeni yıl başladığında şöyle düşünürüm: “Ne güzel, bir yıl daha geçti. Yaşam deneyimim bir yıl daha arttı..”
Gençken böyle düşünmüyor olmam normaldi.
Çünkü gençler esas olarak “deneyim” denilen şeyden pek hazzetmezler..
Bu, onlara, yaşlanmayı, yaşlı insanların verdiği ve tutulması pek de kolay olmayan öğütleri anlatır..
Yaşamın “zevksizleşeceğini” düşünür genç insan, kendisinden daha yaşlı olanların deneyimlerine kulak vermek zorunda kaldığında..
Bu son derece normaldir.
Genç dinlemez, yaşar
Gerçekten de kendisinden yaşlı insanların öğütlerine kulak veren bir genç kadar sıkıcı bir yaratık düşünemiyorum aslına bakarsanız..
Her genç insan, dünyayı sadece kendisinin daha iyi anlayabildiğini düşünür. Böyle olmasa, ona “genç” de denmez zaten..
Onlar kendileri denemek, kendi yaşam menkıbelerini yazmak ve kendileri öğrenmek isterler..
Bu süreç tamamlandığında da artık orta yaşa gelmiş olurlar..
John Keats’in böyle bir sözü var: “Gerçek deneyim yaşanılarak elde edilendir.”
Ama en iyi özetleyen elbette, başka bir çok konuda olduğu gibi yine Goethe olmuş: “Fark etmediniz mi? Kendimizin olan bir tek deneyim bize, başkalarına ait bir sürü yabancı deneyimden yararlanmayı öğretir.”
Sadece bu nedenle kendi deneyimlerimden çıkardığım bir sonucu “öğüt” haline getirmek istiyorum.. Bir çok genç erkeğin bir kulağından girip, öteki kulağından çıkacağını bildiğim halde..
Şimdi eski yılın bitmesine saatler kala düşünüyorum da genç erkeklere verebileceğim en iyi “öğüt” şu olabilir: Hayatınızın kadını, hayatınızın en önemli “şey”idir.. Asla vazgeçmemeniz gereken, asla kırmamanız gereken tek “şey”..
Çünkü bir erkeği olgunlaştırıp, yaşamdan zevk almasını, yaşamından memnun olmasını sağlayan şey sadece o çok özel bir tek kadındır.. Ne para, ne ünvan, ne de başarı…
Bir erkeğin ufku, sevgiyle bağlandığı o tek kadının ona açtığı ufuktur aslında..
Her şeyinizi paylaşabileceğiniz, bütün sırlarınıza ortak olabilecek bir kadınla yaşamadığınız her gün, boşa harcanmıştır.
Bir erkeğin, “herşeyim” diyebileceği bir kadını bulabilmesi o kadar da kolay değildir elbette..
Çünkü kadınlar da tıpkı erkekler gibi, bir çok kişiye kalplerini açarlar. Ama sadece bir tek kişiye kalplerini verebilirler..
Onu hak etmek için gerçekten çok emek vermek gerekir.
Bulduktan sonra elinizde tutmayı başarabilmek için de bu gerekir..
‘Seni seviyorum’un sihri
Bu aynı zamanda bir erkeğin yaşamını anlamlı kılacak, eğlenceli bir oyundur da..
Yüzünü hiç görmeseniz ve sadece telefondaki sesini duysanız bile onun o anki ruh durumunu anlayabiliyor olmalısınız..
Dudağını mı sarkıttı, gözlerinin içi mi gülüyor, yüzünden gölgeler yaratan bir bulut mu geçti.. Hepsini anlayabiliyor olmalısınız..
Eğer bunu anlayabiliyor ve sorumlusunun da bizzat siz olduğunuzu biliyorsanız, yolun yarısını çoktan geçtiniz demektir..
Bir kadınla sağlam bir ilişki kurmuşsunuz ve onu devam ettirebileceksiniz demektir..
Ve şunu hiç aklınızdan çıkarmamanız gerekir.. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bir sözü bu: “Hiç bir kadın yoktur ki ‘seni seviyorum’ sözü önünde hissiz ve ilgisiz kalabilsin”…