Kuzey Irak’ta uzun süredir kendilerine ait bölgelerde “hükmeden” Kürt grupların birleşerek yeni bir hükümet kurma kararı aldıklarına ilişkin haber, cumartesi günü New York Times’ta yayımlandı.
Aynı gün Milliyet Muhabiri Namık Durukan’ın Erbil’den geçtiği bir haber de Barzani’nin, partisinin yayın organı Khabat gazetesine yazdığı bir makalede söylediği sözleri içeriyordu: Barzani, Irak’ta bir Kürt federasyonu kurma kararında ısrarlıydı. Barzani, “Kürtlere verilecek federasyon hem Irak’ın sorunlarını çözer, hem de Irak sorununu çözer. Kürt’ün meselesi siyasidir, millet sorunudur. Kürdistan Birinci Dünya Savaşı’nda parçalandı, birkaç ülkeye verildi. Bir parçası da Irak’ta kaldı” diye yazıyordu.. 
Bu haberleri birleştiren Milliyet’in pazar günkü manşeti “Adım adım Kürt Devletine” şeklindeydi.
Tersine slogan
Dün de Kerkük’te Kürt grupların katıldığı büyük bir miting yapıldı: “Kerkük Kürttür” mitingi.. Kerkük’ün girişinde yıllardır duran bir anıtın üzerindeki sloganın tam tersi: “Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır..” 
Irak’ta savaşın başlamasından hemen önce, 1 Mart günü TBMM’nin tezkereyi kabul etmemiş olmasının ne tür gelişmelere yol açabileceğini gösteren bir örnekle daha karşı karşıyayız…
Türkiye’nin kaygıları 
Tezkere hazırlıkları sırasında Türk ve ABD yetkilileri arasında sürdürülen “mutabakat” görüşmelerinde Türkiye’nin kaygıları dört ana başlık etrafında toplanmıştı..
1 – Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması. 
2 – Musul ve Kerkük’ün Kürt grupların eline geçmesi.
3 – Türkmenlere karşı toplu saldırı olasılığı.
4 – PKK – Kadek’in hareketlenmesi.
Bu kaygılar ABD ile sürdürülen uzun ve çetin pazarlıkların sonunda hazırlanan ve kamuoyunda “mutabakat belgesi” olarak bilinen “Memorandum Of Understanding” isimli belgeye de geçirilmişti. 
Yeşil hat..
Fikret Bila’nın ortaya çıkarıp Milliyet’te yayımladığı belgenin tam metni incelendiğinde şu görülüyordu: ABD birlikleri Musul ve Kerkük’ü güvenlik altına alacak, bu iki kentin etrafında bir “yeşil hat” oluşturacaktı. Talabani ve Barzani’ye bağlı güçler bu çizgiyi geçmeyecekler, Musul ve Kerkük’e girmeyeceklerdi. (Arşivinde bulundurmak isteyenler, Fikret Bila’nın “Sivil Darbe Girişimi ve Ankara’da Irak Savaşları” isimli kitabında belgenin tam metnini bulabilirler.) 
Bütün bunlar Türk Dışişleri ve Silahlı Kuvvetleri’nin, Irak’taki olası savaşın ne tür sonuçlara yol açabileceği konusunda doğru tespitler yaptıklarını ortaya koyuyor.
Pahalıya mal olabilir
Ancak Abdullah Gül Hükümeti’nin ve bütün bunları birinci elden bilebilmek durumunda olan AKP Grubu’nun, bu değerlendirmeleri ideolojik nedenlerle dikkate almamış olmalarının sonuçları şimdi böyle ortaya çıkıyor. 
Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt Devleti’nin doğal sonucunun Türkiye’nin parçalanması olacağını elbette düşünmüyorum. Ancak bu gelişmelerin Türkiye’nin oturduğu yerden seyredeceği türden gelişmeler olmadığını da biliyorum. 
Öte yandan hükümetin cumartesi gününden beri bu konuda bir açıklama yapmak için dünkü bütçe görüşmelerini beklediğini de ilginç bir not olarak kayda geçirmek istiyorum.
Gelişmeler, tezkerenin kabul edilmemesinin Türkiye’ye pahalıya mal olabileceğini düşünenleri haklı çıkaracak gibi görünüyor.
