Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında kazandığı avantajı kaybetmemek için mutlaka kazanmak zorunda olduğu bir maça tek forvet oyuncusu ile çıkmasının anlamı ne olabilir?
Boşuna düşünmeyin. Bu sorunun yanıtını verebilmek için adınızın Otto soyadınızın da Bariç olması gerek.
Madem ki Saffet Sancaklı maçın ikinci yarısında oyuna girebilecek kadar iyiydi o halde birinci yarıda neden yedek kulübesinde oturuyordu? Bu soruyu da yanıtlamak oldukça güç. Fenerbahçe maça geçen haftaki iyi görüntüsünü tekrarlayarak başladı. Maçın ilk sekiz dakikasında Fenerbahçe adına kaçan gollerin sayısı ikiydi. Buna karşılık Kocaelispor bu süre içinde bir tek kere Fenerbahçe kalesine geldi ve İlker ile Uche’nin pozisyon hatalarından da yararlanarak Orhan’ın ayağından golü buldu.
Bu gol sahadaki görüntüyü tümüyle değiştirmeye yetti. O andan itibaren maçın başındaki istekli Fenerbahçe gitti, yerine ne yaptığını bilmez şaşkınlar geldi.
Şaşkınlar arasındaki en önemli isim ise yine Bariç’ti. Yaptığı iki değişikliği de anlamak zordu. İlker dururken Tayfun’un çıkması, ikinci yarda da Fenerbahçe’nin tek koşan adamı Faruk’un oyundan alınması gerçekten ilginçti. Maç boyunca sürekli gol kaybeden Kemalettin’in yerine Tuncay’ın alınması ise bence yapılan tek doğru oyuncu değişikliğiydi.
Osieck’in “beraberliğe yatarım, bir gol atarsam onun da üzerine yatarım” şeklinde özetlenebilecek antifutbol taktiği uzun süre işe yaradı. Nitekim maçın sonuna doğru Rüştü’nün her zaman yaptığı hatalı çıkışlarından birini değerlendiren Dobrowski umutları bitiren adam oldu.
Kısacası Fenerbahçe dün Kocaeli’de Mehmet Ali Erbil’in deyimiyle “dobrowski” oldu. Bunda da en büyük sorumluluk Bariç’indi.