RADİKAL

Durdur geçen zamanı, kulların gülsün!

 Yıllar önce Orhan Gencebay’ın oynadığı bir film seyretmiştim. Üniversitede okuduğum yıllardaydı. 0 zamanlar acıklı Türk filmlerine gidip katıla katıla gülmek modaydı. Çok eğlenirdik ama sinemanın diğer müşterilerinin de nefretini toplardık. Ne de olsa ‘terör devri’ydi. Kimse sesini çıkarmazdı.

‘Orhan Abimiz’ o filme sırtındaki bir beyaz pardösü ile başlamış ve öylece tamamlamıştı. Bu arada tren ve vapur yolculukları yapmış, bar fedailerinden dayak yemiş, sevmiş, sevilmiş, terk edilmiş, zengin olmuş, bir anda tüm servetini yitirmiş, ama vakarından asla bir şey kaybetmemişti. Aynı ses tonunu korumuş, aynı acıklı şarkıları söylemiş ve hep aynı pardösüyle dolaşmıştı. Pardösü de filmdeki olaylardan Orhan Abi gibi etkilenmemişti. Filmin başında nasılsa sonunda da öyleydi. Ütülü, belinden kemerle bağlı, geniş yakalı ve bembeyaz!

Aradan 20 yıldan fazla zaman geçti.

Bizler artık orta yaş kuşağından sayılıyoruz. Türkiye o yıllarda bir tarım ülkesiydi. Şimdi sanayi malı ihraç ediyoruz.

Dünyanın giderek küçüldüğünün farkındayız. 0 zamanların dünyadan tecrit ülkesi Türkiye kabuğunu kırıyor. Yollarda dolaşan otomobillerin görüntüsü bile farklı.

Ama Orhan Abimiz 20 yıl sonra yine Türkiye’nin baş tacı. Eski şarkılarını topladığı iki CD’lik albümü iki günde bir milyona yakın satışa ulaştı.

Geçenlerde gözüm yeni çektiği küplerinden birine takıldı. Bu kez pardösü siyah olmuştu ama onun dışında her şey aynıydı. Aynı ses tonu, aynı gururlu duruş, asla değişmeyen yüz ifadesi..

Türkiye’nin de sorunu bu galiba. Bir yandan her şey değişirken, bir yandan da hiçbir şey değişmiyor gibi… Süleyman Demirel hâlâ başımızda. Ecevit de öyle, Erbakan da… Sanki saçları bile beyazlaşmadı, aradan geçen bunca yılda.. Hâlâ Genelkurmay’ın ışıklarının gece yanıp yanmadığını merak ediyoruz. Bu arada Orhan Abimiz ile pardösüsü de değişmemiş çok şey mi?

Acaba rabbimiz, Orhan Abi’nin feryadına kulak mı verdi?’Yarabbi’ şarkısındaki ‘durdur geçen zamanı, kulların gülsün’ duası kabul mu edildi?