Taş atmayanın eli kırılsın!
Türk futbol tarihinin görüp göreceği en çapsız Federasyon sonunda yapacağını yaptı. Bir futbol maçının yarım kalmasına, bir futbol takımının bir yıl kupadan uzaklaştırılmasına yol açan taşı atan eller komik bir cezaya çarptırıldı.
Ortalama bir maçın hasılatının 10 – 15 milyar lirayı bulduğu bir ülkede, sahaya taş atana verilen cezanın 400 milyon düzeyinde kalmasının kamuoyuna verdiği mesaj çok açık: Salaklık etmeyin, siz de kentinize gelen takımları taş, şişe, sopa artık Allah ne verdiyse onlarla taciz edin, maç hasılatının yirmide birini ceza diye ödeyin, üç puanı ya da turu kapıp gidin!
Federasyon Başkanlığı koltuğuna nasıl olup da oturabildiğine kendisinin bile şaştığına emin olduğum zatın maç sonrası beyanatlarına bakınca, zaten daha ağır bir ceza beklenmemesi gerektiğini düşünüyordum.
Fenerbahçe’ye yönetmeliklerde yazılı olmayan “bir yıl ihraç” cezasını verirken vicdanları hiç sızlamayanların, 400 milyonluk cezasının ardından sergiledikleri görüntü ise ancak çocukları güldürecek düzeyde: Güya Federasyon cezayı az bulmuş da, PFDK kararının değişmesi için hükümetten ricada bulunacakmış!
Federasyon denen topluluğun kanundan ve hukuktan ne kadar habersiz olduğunun çarpıcı bir örneği daha!
PFDK’nın kararlarına nasıl itiraz edileceği belli. Nasıl ki kulüpler PFDK kararlarını beğenmedikleri zaman “Tahkim Kurulu”na gitmek zorundalarsa, aynı şey Federasyon için de geçerli. Bunu yapamıyorlar onun için zevahiri kurtarmak için hükümetten yardım dileniyorlar. Acaba neden?
Tahkim Kurulu’nun hukukçulardan kurulu heyetine güvenemedikleri için mi? Yoksa el altından kulüpler birliğini tahrik edip Tahkim Kurulu’nu değiştirmek maksadıyla genel kurul toplama tehditleri savurdukları bir dönemde Tahkim Kurulu’na gitmeyi göze alamadıkları için mi? Yoksa aslında 400 milyonluk cezayı yeterli buldukları, Tahkim’in bunu iptal edip yerine saha kapatma cezası vermesinden korktukları için mi?
Liglerin bitmesine çok az bir zaman kaldı. Şampiyonluk yarışı ve kümede kalma mücadelesi nefes nefese sürüyor. PFDK’nın son kararından sonra tüm takımların taraftarları bir kez daha durup düşünmek zorundalar. Centilmenlik ve sporseverlik ayağına takımımızın göz göre göre puan kaybetmesine razı mı olalım, yoksa bileğine kuvvet takımı taşlayarak hatta sopayla döverek üç puanı kurtaralım mı? Biçilen cezaya bakılınca, taş atmayanın eli kırılsın demek geliyor içimden.