Başbakan önce kendisine kızmalı!
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, partisinin milletvekili adaylarını tanıtırken, üniversite sınavlarındaki şifre olayını protesto eden öğrencilere de çattı.
“Taksim’de bin kişiyi, iki bin kişiyi yürütmek, iki bin genci yürütmek problem değil. Onlar YGS’nin karşısında tavır ortaya koyduklarını açıklarken, biz de kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız” dedi.
Bunu yapmıyor olmalarının nedeni ülkede gerginlik çıkmasını istemiyor olmasıymış!
Başbakan’ın demokratik hakların kullanımını kendisine karşı bir olay olarak algılaması yeni değil.
Kim bir konuyu protesto etse, bir gösteri yapsa karşısında Başbakan’ı buluyor.
Bu tavrı kendisini her şeyin ve herkesin üstünde görüyor olmasından kaynaklanıyor.
Oysa bu konuda kendisinin bir “rakip” olmadığını görmesi gerek.
Ortada bizzat ÖSYM Başkanı tarafından da kabul edilmiş bir şifre meselesi var. ÖSYM Başkanı bunu “acemilik” ile açıklıyor. Savcılık bu konuda bir soruşturma yürütüyor. “Acemilikten kaynaklanan şifreyi bazıları fark edip bundan yararlandılar mı” sorusunun yanıtı aranıyor.
Başbakan, biraz sakin olup meseleyi net olarak görebilse her şey çok daha farklı olurdu.
Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, TBMM Başkanı’nın, Milli Eğitim Bakanı’nın daha ne olduğu tam olarak anlaşılmadan “açıklamalardan tatmin olduklarını” söylemeleri bu protestoları körüklüyor.
Bir kesim bu açıklamaları soruşturmanın savsaklanacağı, varsa bir suçun örtbas edilebileceği olarak algılıyor.
Hükümetin yapması gereken şey çok açık: Bu acemiliği yapanları görevden alması ya da istifalarını istemesi gerekiyor.
Bir acemilik ile sınavı yüzüne gözüne bulaştıran insanların, bundan sonraki sınavda ne tür acemilikler yapacağı ya da yapmayacağı kimin malumu?
O kişiler orada oturmaya devam ettiği sürece sağlıklı bir soruşturma mümkün olacak mı?
Başbakan protestoculara kızacağına kendi hatasına kızmalı. O kişiyi oraya atayan kararnamede onun imzası var.
Tarih heykel yıkanı iyi hatırlamaz
KARS’taki “İnsanlık Anıtı”nın yıkımı için hazırlıklar başladı. İş makinelerinin temeldeki toprağı temizleyip, İstanbul’dan gelecek vinç için hazırlık yaptıkları bildiriliyor.
Demek ki bu hafta bitmeden İnsanlık Anıtı yıkılmış olacak.
Kars’ın Belediye Başkanı, Başbakan’ın talimatını yerine getirmiş olacak, parti içinde durumunu sağlamlaştıracak!
Başbakan da çok rahatlayacak tabii.
Böylece bir zafer daha kazanmış olacak. “Yıkın dersem yıkılır, sözümün üzerine söz söyletmem” gururu egosunu okşayacak. Her siyasi liderin ayrılmaz parçası olan dalkavuklar pohpohlayacaklar. “Efendim, sizin gibisi gelmedi bu dünyaya” diyecekler, egosu biraz daha şişecek.
Tarihe de küçük bir not düşülecek. Bugün çok önemli gibi görünmeyen ama ileride Recep Tayyip Erdoğan denilince hatırlanan bir not!
“Heykel yıktıran Başbakan” olarak hatırlanacak. Sanat eserlerine düşman olan gelmiş geçmiş öteki muktedirler ile birlikte anılmak bugün için umurunda değil elbette.
Ama tarih, bir insanlık mirası olan sanat eserlerini yıkıp yok edenleri değil, o eserleri yapanları iyi hatırlayacak.
Heykelin yıkılmasını protesto için bir yürüyüş düzenlemek isteyen aydınların toplantısına katılan ressam Bedri Baykam’a yönelik saldırıyı nefretle kınıyorum.
Bu saldırı cüretini gösterenin arkasında kimlerin olduğu, kimler tarafından kışkırtıldığı bir an önce bulunmalıdır.