SERMAYE Piyasası Kurulu Başkanı Vedat Akgiray, gazetelerde yazı yazıp, televizyonlarda yorum yapan bazı “gazetecilerin” bu haberler ile Borsa’da kendilerine çıkar sağlamalarının önüne geçileceğini söyledi.

“Bütün basın mensuplarının kayıtları elimizde. Yazı yazmadan önce pozisyon alan gazeteci suç işliyor demektir. Bu kişilerin okuruna ‘Ben de bu kâğıttan aldım’ diye not yazması gerekir” dedi. Başkan’ın sözlerinden anladığımız kadarıyla SPK 6-7 aydır “bu işin üzerinde” imiş.

SPK’nın 6-7 aydır böyle bir işin üzerinde olduğu halde, neden harekete geçmediğini anlayabilmiş değilim.

Eğer bazı yorumcular, yazıları ile piyasayı maniple ediyorlar ve bundan çıkar sağlıyorlarsa bunun suç olduğu çok açık. Köşenin altına “not yazmak” da onları kurtarmaz.

O zaman “listeleri elde tutmaktansa”, Başkan’dan gereğini yapmasını bekliyoruz.

SPK bu bilgilere gerçekten ulaştıysa hiç vakit geçirmeden savcılığa suç duyurusunda bulunmalı.

“6-7 aydır” böyle bir bilgiye sahip olup da gereğini yapmamanın da bir görev ihmali suçu olduğunu hatırlatmak isterim.

SPK Başkanı, elindeki bilgileri bir an önce açıklamalı ve suç duyurusunda bulunmalı ki sahip olduğu köşeyi ya da televizyon programını bu iş için kullananlar açığa çıksın, bu işlerle alakası olmayanlar da zan altında kalmaktan kurtulsun.

Yeri gelmişken belirteyim: Doğan Yayın Grubu İlkeleri, bu tür ilişkileri kanıtlanan kişilerin gruba bağlı yayın kuruluşlarında çalışamayacaklarını da hüküm altına alıyor.

Kanunların Anayasa’ya uygunluğuna veda zamanı

ANAYASA, Cumhurbaşkanı’nı “tarafsız” olarak tanımlıyor ama bu ilkeye veda edeli çok oldu.

Şu anda bir siyasi partinin oylarıyla seçilmiş, gerçek bir siyasal kişilik Cumhurbaşkanı.

Önümüzdeki dönemde, cumhurbaşkanı halk tarafından seçileceği için, bu siyasi kişiliğinin altı daha kalın bir çizgi ile çizilecek.

Ve şimdi kuvvetler ayrılığı ilkesinin Cumhurbaşkanı üzerinden delinmesi sorunu ile karşı karşıyayız.

AKP’nin Anayasa değişikliği paketinin Anayasa Mahkemesi ile ilgili hükümleri bunu gösteriyor.

Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’nin 7 üyesini canı istediği gibi seçecek.

19 üyeli bir mahkemenin 7 üyesi!

Öte yandan dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek üç üye daha var.

Cumhurbaşkanı YÖK Başkanı’nı seçecek, YÖK Cumhurbaşkanı’na “Anayasa Mahkemesi üyesi adayları” bildirecek ve Cumhurbaşkanı üç kişiyi de oradan tayin edecek.

Böylece 19 üyeli bir mahkemenin 10 üyesi, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilecek.

Altı üye de yine Cumhurbaşkanı tarafından, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından bildirilecek adaylar arasından seçilecek.

Etti mi 16!

Geri kalan üç üyeyi de TBMM “gizli oyla” seçecek. Yani iktidarda kim varsa, onun adayları Anayasa Mahkemesi üyesi olacak.

Anayasa Mahkemesi tümüyle siyasallaşacak, Anayasa’ya aykırı kanunları TBMM’den geçirmek bir çocuk oyununa dönüşecek.

Ve bunun adı “demokratik Anayasa” değişikliği olacak!

Hadi canım sen de!

Çok değerli bir insanı kaybettik

Uzun bir akşam yemeğinde, ortak arkadaşımız Temel Aksoy’un evinde futbolun iyi yönlerini konuşma ve tanışma olanağı bulmuştum.

Ortada daha Galatasaray seçimleri yoktu ama Özhan Ağabey, bir gün Galatasaray Başkanı olup, o günlerde iyice çirkinleşen futbol dünyamızı düzelteceğine inanıyordu.

Sonunda istediğini de yaptı. Galatasaray’a başkan da oldu.

Düzenli olarak ayda bir buluştuk, yemek yedik, sohbet ettik. Konu her zaman futbolun bir dürüst oyun olarak oynanması gerektiğiydi.

O bir Galatasaraylı, ben bir Fenerbahçeli olarak bu ilişkimizi hastalığı engel olana kadar sürdürebildik.

Galatasaray’ın Seyrantepe Projesi’nin devlet olanakları ile gerçekleştirilmesine yazılarımla karşı çıktığım ve bunda başarılı olduğum dönemlerde bile dostluğumuzun bozulmadığını, iki medeni insan olarak oturup tartışabildiğimizi hatırlıyorum.

Gerçekten çok değerli bir insanı ve dostumu kaybettiğim için çok üzgünüm.

Bu kalitedeki bir insana futbol dünyamızda o kadar sık rastlanmıyor ne yazık ki!

Yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin.