Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ben cinlerden kuşkulanıyorum!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın odasına dinleme böceklerini kimin koyduğu meselesi gerçekten çok önemli.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en güçlü adamının odasına giriliyor, dinleme cihazları yerleştiriliyor. Sadece en güçlü değil, aynı zamanda en iyi korunan adam da o olmalı, doğal olarak.

Dün Metehan Demir, Hürriyet’te “bazı istihbaratçıların” konuyla ilgili senaryolarını aktardı. Okumuş olmalısınız, kimin koyduğuna ilişkin tahminler ve onların neden koymamış olabileceğine ilişkin karşı tezleri içeren bir haber analizdi bu.

Beş senaryo var: Cemaate yakın isimler, koruma grubunu zor duruma düşürmek isteyen kötü polisler, Başbakan’ın yakın çalışma arkadaşları, MİT’çiler, yabancı gizli servisler.

Ama okuyunca anlaşılıyor ki bu tezlere karşı tezler de geliştirmek mümkün.

Yani suç ortada kalmış bulunuyor.

Ama bence bilmeceyi çözmeye bu sorunun yanıtını arayarak başlamalıyız:

“Başbakan olduğunu herkes iyi idrak etsin diye” ortaya değişik tartışma konuları atma yöntemini kullanan bir Recep Tayyip Erdoğan, bu olay karşısında neden bu kadar sessiz kaldı?

Metehan Demir’in haberini okuduktan sonra, Başbakan’ın neden sessiz kaldığını buldum. Başbakan sesini çok çıkarmadı ve MİT de onca soruşturmaya rağmen kimseyi yakalayamadı, çünkü Başbakanlık ofisine dinleme cihazlarını koyanlar cinlerden başkası değildi!

Hatırlarsanız, TRT Haber’de yayımlanan bir araştırma programında ilahiyatçı Mehmet Şeker ve yazar Ömer Özkaya bu konuya da temas etmişlerdi:

CIA ve Mossad’ın bu alanda (cinler) çalışmaları var. Ancak metafizik yoluyla istihbarat elde etme konusunda en tecrübeli örgüt Rusların KGB’si. Rusların denizaltılarla cinler aracılığıyla istihbarat sağladığı biliniyor.”

Aynı programda NASA yetkililerinin, Sakarya’daki bir hocaya gitmek için bir sağcı politikacıyı aracı kılmak istediklerini ve amaçlarının hoca efendiden uyduların tamirinde cinlerden yararlanmanın mümkün olup olmadığını öğrenmek olduğunu da öğrenmiştik.

Zaten Fethullah Gülen de şöyle diyor:

“Görülen odur ki istikbalin süper devletleri, birbirine karşı verdikleri kavga ve mücadelede cinleri de kullanacaklar.”

Bu bilimsel gerçekler de ortaya koyuyor ki cinlerin istihbaratçılarla yakın bir mesaisi var.

Başbakanlık ofisi gibi ciddiyetle korunan bir yere böcek yerleştirmek için mutlaka böyle bir işbirliği gerekirdi.

Yoksa oraya görünmeden girip çıkabilmek mümkün mü? Düşünün ki şubat ayından beri araştırıyorlar, elde kocaman bir sıfır var. Demek ki güvenlik kameraları bile onları görememiş.

Ayrıca Başbakan’ın “panik ve güvensizlik havası doğmasın diye konunun fazla dillendirilmemesini” istemesi Erdoğan’ın da bu olasılığı büsbütün göz ardı etmediğini düşündürtüyor bana. Başbakan’ı tanıdığımızdan beri ilk kez böyle oluyor.

Başbakan’ın ihtiyatı elden bırakmamasının nedeni cinlerden kuşkulanması olmalı. Cin bu, ne yapacağı belli olmaz, sinirlendirmeye de gelmez.

Tabii cinler durduk yerde “Gidelim Başbakan’ın odasına böcek koyalım, biraz eğleniriz” demiş olamazlar.

Onları sevk ve idare eden nefesi kuvvetli bir hoca da gerekli!

Başbakan’ın odasına cinleri gönderip, böcek yerleştirten hoca kim acaba?

Cüppeli Ahmet Hoca’ya danışılsa, o kendi temas ettiği cinlerle konuşarak bir ipucu elde edebilir sanıyorum! Ve eminim ki bu işi vatan millet aşkına bila bedel yapacaktır.

Yetkine razı ol, kavga etme

BİLİM ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, anayasa değişmezse, başbakan kim olursa olsun, cumhurbaşkanı ile arasında büyük bir gerilim yaşanacağını söyledi. Böylece AKP ileri gelenlerinin başkanlık sistemi gerekçeleri arasına bir yenisi de eklenmiş bulunuyor: Başkanlık olmazsa kavga çıkar!

Ergün, Radikal’de Yavuz Oğhan’a diyor ki “Cumhurbaşkanını halk seçince fiilen yarı başkanlık olacak ama resmen adını koyamayacağımız için gerilim kaçınılmaz”!

Bu arkadaşlar herkesi gerçekten aptal zannediyor olmalılar. Cumhurbaşkanını halk seçince neden yarı başkanlık sistemi olacakmış, anlayamadım.

Herkesin yetkileri anayasada yazılı, herkes yetkisine razı olur, başkasının işine burnunu sokmaya kalkışmazsa kavga filan da çıkmaz, kimse merak etmesin. Zaten anayasa değişmezse sanırım bugünküler sadece koltuk değiştirecekler, en azından böyle düşünenler var.

Bugüne kadar kardeş kardeş geçinenler, neden koltuklar değişince kavga etsinler?

Cinler rahat durmuyor

SİİRT’te dört ayrı mahallede dört ayrı evce taşınmalarına rağmen 4 ayda 300 kere yangına maruz kalan aile ile ilgili haberleri okuyorsanız, cinlerin bu sıra Türkiye’ye kafayı takmış olduğunu da kolayca anlayabilirsiniz.

Aile bu yüzden evde ateş bile yakamıyor, sıcak yemek de yiyemiyordu. Neyse ki Siirt Valiliği meselenin çözümü yolunda bir adım atmış. Siirt Müftüsü’nün “bu işin ardında cinler olabilir” görüşünü belirtmesinden sonra harekete geçilmiş.

Milliyet’te Burcu Ünal’ın haberine göre, Obama’nın da Twitter arkadaşı olan Vali Bey bu son olay karşısında şöyle diyor: “Aile İstanbul’da bir hocanın numarasını bulmuş. Bu hoca daha önce böyle bir olay yaşayan bir ailenin sorununu çözmüş. ‘Bizi ona gönderin’ dediler, şimdi onları İstanbul’a göndereceğiz. Maddi olarak arkalarındayız.”

İşte sorumluluk sahibi bir kamu yöneticisi!

Ama şunu da düşünmedim değil! Neden bütün aile Siirt’ten İstanbul’a kadar gidiyor, hocayı Siirt’te davet etmek daha kolay olmaz mıydı?

Hem böylece ailenin yolculuğu sırasında kullanacağı ulaşım araçlarını, geçecekleri kentleri, yemek, çay ve ihtiyaç molası verecekleri istasyonları ve en nihayetinde güzel İstanbulumuzu yangından korumak da mümkün olurdu.