Hediyeler konusunun sonuna yaklaşıyoruz
SUUDİ Arabistan Kralı’nın, Ekvador Devlet Başkanı’nın eşine değeri yüz binlerce doları bulan mücevherler hediye ettiğinin açıklanmasından sonra bu sütunlarda, benzer hediyelerin burada da verilip verilmediğini sormuştum.
Sorularıma bir yanıt alamadım.
Daha sonra CHP milletvekilleri Ahmet Ersin, Canan Arıtman, Özlem Çerçioğlu ve Kemal Anadol, TBMM Başkanlığı’na ayrı ayrı yazılı soru önergesi vererek, Başbakan’a aynı soruyu sordular.
Başbakan’a önerim tek tek zahmet etmesin, soru önergelerini birleştirerek tek bir yanıt versin. Elbette bu konuyla ilgili TBMM İç Tüzüğü bunu yapmaya izin veriyorsa.
Yani bu öykünün sonuna giderek yaklaşıyoruz. Bu yazıyı yazdığım saatte henüz Cumhurbaşkanı’nın TRT’de gazetecilerle yapacağı söyleşi yayınlanmamıştı.
Söyleşi çok geç saatte yayınlanacağı için bu konuyla ilgili bir soru sorulur ve yanıt alınabilirse ne yazık ki size aktaramayacağım.
Aslına bakarsanız bu konunun böylesine bir yılan hikáyesine dönüşmüş olmasından da hiç memnun değilim.
Gönül isterdi ki Cumhurbaşkanı ve Başbakan bu konuda yeterli hassasiyete sahip olabilselerdi.
Devletlerarası ilişkilerde böyle pahalı armağanların verilmesi her zaman sorun yaratıyor.
ABD bunun çözümünü çok güzel bulmuş. Her sene yayımlanan “Başkan’a verilen hediyeler” listesinde hediye ve tutarı belirtiliyor ve karşısına “Kabul edilmemesi uygun olmayacağı için kabul edildi” yazılıyor. Başkan’ın görev süresinin sonunda da bu hediyeler Başkan anısına yaptırılan kütüphane ve müzeye devrediliyor, sorun böylece çözülüyor.
Ama şurası bir gerçek ki dünyanın hiçbir yerinde, böyle hediyelerin üzerine yatılmıyor!
Galatasaray, Fenerbahçe Seyrantepe, Ataşehir
FENERBAHÇE’nin, Kadıköy Belediyesi’ne “kamu yararına kullanılması için devredilen” bir arsayı, garip bir ihalenin sonucunda alarak, üzerine spor salonu ve alışveriş merkezi yapacağına ilişkin haberlerden sonra e-posta bombardımanına uğradım.
Seyrantepe’nin Galatasaray’a verilmesine karşı çıktığım için buna da karşı çıkıp çıkmayacağımı soran e-postalar bunlar.
Madem merak ediliyor, görüşlerimi açıklayayım:
1- Seyrantepe’de on binlerce konut yapılacak arazinin Galatasaray’a verilmesine karşı çıktım, çünkü bunu eşitlikçi ve ahlaki bulmadım. Devletin, amatör sporlar parasızlıktan yapılamaz haldeyken profesyonel futbola bu kadar kaynak aktarmasını da doğru bulmuyorum.
2- Ali Sami Yen verilerek yerine bir stadyum yapılmasına karşı değilim. Benim savunduğum şey bunu Galatasaray’ın kendisinin yapmasıydı. Galatasaray yöneticileri her şeyi devletten bekleme alışkanlığında olmasalardı, aynı işi kendi olanaklarıyla yapar, üzerine para da kazanırlardı. Nitekim şimdi müteahhit firma bir stadyum yapacak, alışveriş merkezi inşa edecek, TOKİ’ye para ödeyecek ve üzerine kár edecek. Hesap ortada değil mi?
3- Ataşehir’deki ihalenin tuhaflığına kuşku yok. İhalenin yenilenmesi gerektiğini tartışmak bile yersiz.
4- Ancak unutmayalım ki Fenerbahçe bu arsa üzerine kendi olanakları ile inşaatı yapacak ve belli bir süre sonunda o tesisi kamuya devredecek.
5- O tesisin yılda 200 milyon dolar kaynak yaratacağını yazıp, iddia edenler Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezlerinden mesela İstinye Park’a sorsunlar bakalım, yılda ne kadar kira geliri alabiliyorlar? İnsanın sayı saymayı bilmesi de önemlidir diye düşünüyorum.
6- Galatasaray’ın açtığı yoldan Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin de geçmek isteyeceğini yazmıştım. Haklı çıktım.
Kabahat neden belediyede olsun ki?
SULTANAHMET’teki Bizans Sarayı’nın kalıntıları üzerine Four Seasons Oteli’nin ek binasına inşaat izni verilmesi ile ilgili konuyla ilgili bir açıklama yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, “Nihai karar Koruma Kurulu’nundur” dedi.
Ayrıca konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarını da suçladı: “Plan askıdayken kimse itiraz etmedi!”
Buna şaşırmadım. Çünkü biliyorsunuz, bizim belediyelerimizin en çok dinledikleri insanlar, sivil toplum kuruluşlarıdır!
Hatta diyebilirim ki belediyeler, sivil toplum kuruluşlarından izinsiz adım atmazlar!
Gidin bakın, belediyelerin çöplükleri, sivil toplum kuruluşları itiraz ettiği için uygulanamayan imar planları ile doludur!
Başkan bu gerekçelerle kimi kandırabilir bilemiyorum ama bu işlerin nasıl yürüdüğünü bilenler eminim ki bıyık altından gülüyorlardır.
Dünkü yazımda bu konuyla ilgili Four Seasons zincirine yönelik bir kampanya yapılmasını önermiştim.
Milliyet’te konuyu takip eden muhabir Şükran Pakkan ve editör Nilay Örnek, facebook.com’da konuyla ilgili bir grup kurdular. Tarihe saygısı olanları bu gruba katılmaya davet ediyorum.
Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel de Four Seasons zincirinin tepe yöneticilerine hitaben bir mektup yazarak “Aynı şeyi Roma’da, Collesium kalıntılarının üzerine yapmayı aklınızdan geçirebilir miydiniz” diye sordu.
Four Seasons’ı bu işten vazgeçmeye davet etti.
Bakalım nasıl bir sonuç alacağız?