Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Hey yıllar yenilmedim size!

YANLIŞ hatırlamıyorsam, dünya reklamcılığının piri sayılması lazım gelen adamlarından biri olan Ogilvy söylemişti: “Söyleyecek sözün yoksa, şarkı söyle”.

“Cıngıl” adı verilen reklam müzikleri için söylenmiş bir söz bu.
Söyleyecek sözüm var ama yine de bugün içimden geçen şey sadece şarkı söylemek.
Aklıma Nâzım Hikmet’in bir şiiri de geliyor bu arada, buyurun birlikte okuyalım:
“Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson. / İnci dişli, zenci kardeşim, / Kartal kanatlı kanaryam. / Türkülerimizi söyletmiyorlar bize, / Korkuyorlar Robson / Şafaktan korkuyorlar, / Görmekten, / Duymaktan, / Dokunmaktan korkuyorlar / Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan / Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar / Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten / Sizin de bir Ferhatınız vardır elbet / Robson, adı ne? / Tohumdan ve topraktan korkuyorlar / Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar / Ne iskonto, ne komisyon, ne veda isteyen bir dost eli / Sıcak bir kuş gibi, gelip konmamış ki avuçlarının içine / Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten korkuyorlar ümitten / Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam / Türkülerimizden korkuyorlar.”
Paul LeRoy Bustill Robeson, hapisteki Nâzım Hikmet’in serbest bırakılması için dünya çapında kampanya başlatmış bir insan hakları savunucusuydu, toprağı bol olsun.
Nâzım’ın dört şiirini bestelemiş, ABD’li oyuncu, atlet, basbariton ses sanatçısı ve yazardı.
Robeson’un şiirde Robson olmasının nedeni, Nâzım’ın iç sesindeki vezinden kaynaklanıyor sanırım.
Bakın o günlerden nerelere geldik.
Bir yıl daha bitiyor, insanlık baş döndürücü bir hızla gelişmeye devam ediyor.
Gelecekten ümitli olmak için çok sebebimiz var yani.
Bugün, ülkemizde ya da dünyanın başka yerlerinde acı çeken insanların sahip oldukları tek şey: Ümit!
Yazar Charles Bukowski ile içki ve sohbet dolu bir gecenin ardından şair Raymond Carver şu şiiri yazmıştı:
“Ve Bukowski derim, sen şanslı bir adamsın. / Bukowski bu belaların hepsini atlattın. / Ve sen şanslı bir adamsın. / Ve mavi duman yayılır masamın üstüne / Ve pencereden dışarı Delengpre Caddesi’ne bakarım / Ve derin nefes alır ve yazmaya başlarım. / Bukowski işte yaşam budur derim kendi kendime.”
Başımıza gelen bütün belaları elbette atlatacağız.
Yaşam budur ve unutmayın bizler şanslı insanlarız, hâlâ hayattayız.
Hayatta olduğumuz sürece bazı şeyleri değiştirmeye gücümüzün yeteceğini de biliyoruz.
Bir arada olduğumuz sürece, hiç tanımadığımız insanların dertlerini kendi derdimizmiş gibi hissettiğimiz sürece, kısaca insanlığımızdan ödün vermediğimiz sürece böyle olacak.
Atlatacağız.
2017 yılının, sizler için, sevdiklerimiz için, hiç tanımadığımız acı çeken her insan için iyilikler getirmesini diliyorum.
Dünyada ve ülkemizde acılar olduğu sürece söyleyecek sözümüz bitmeyecek elbette.
Ama gelin hep birlikte bir şarkıyı söyleyelim, eski yıla veda edip yeni yıla merhaba derken:
“Hey yıllar, yenilmedim size / Umutlarım yine aynı / Sessizlik geceyi sarsa da / Her gün bir yarın var ya / Hey yıllar yenilmedim size / Rüyalarım yine aynı.”
HAPİSTEKİ GAZETECİLERE MUTLU YILLAR
GEÇEN gün bir grup gazeteci arkadaşla, bir fotoğraf çektirmek için Tütün Deposu’nda buluştuk.
Depo, Türkiye, Güney Kafkaslar, Ortadoğu ve Balkan ülkelerindeki sanatçılar, sanatçı kolektifleri, sivil toplum kuruluşları ve kültür kurumları arasında işbirliğini desteklemeyi amaçlayan ve kâr amacı gütmeyen bir kültür merkezi ve tartışma platformu. Etkinliklerini internetten takip edebilirsiniz.
Depoda buluşmamızın nedeni, bir fotoğraf çektirmekti: Hapisteki gazetecilere yeni yıl kartı olarak gönderilecek bir fotoğraf!
Bugün Hürriyet’te de yayınlanacak.
Bu vesileyle hapisteki gazeteci arkadaşlarımıza ve yakınlarına dayanma gücü ve sabır diliyorum. Aslı ile Necmiye Hanım önceki gün tahliye oldu, onlardan boşalan yere Ahmet’i ve Cumhuriyet’in çaycısını aldılar.
Hapisteki Cumhuriyetçiler; Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Turhan Günay, Önder Çelik, Bülent Utku, Kemal Güngör, Akın Atalay, iki aydır tutuklular.
Bu yıl Nazlı Hanım bize hindi ikram edemeyecek, çünkü hapiste.
Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Altan biraderler de.
Biz onların terörist olmadıklarını biliyoruz.
İktidar sahipleri ne derse desinler!