Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

İlk kez olmuyor ki

KARA Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkındaki soruşturma isteği büyük bir gürültü koparınca Van Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında inceleme başlatıldı.

Savcı Bey’e yönelik en temel eleştiri “dedikoduları” ve “ihbar mektuplarını” hiçbir araştırmaya gerek duymaksızın iddianamesine almış olması.

Bu konuda yazılıp çizilenlere bakıyorum ve birçok kişinin sanki böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyormuşuz gibi şaşırmış olmasına bir anlam veremiyorum.

Özellikle siyasi yönü de olan birçok davada yazılan iddianamelerin salt gazete haberlerinden ve dedikodulardan ibaret olduğunu ne çabuk unutmuşuz! Sorun sanıyorum ki en temelinde adli soruşturma süreçlerimizin iyi işlemiyor olması.

Savcıların, soruşturmayı yürütürken ve iddianamelerini hazırlarken ihtiyaç duyacakları sağlıklı delillerin toplanması belli ki o kadar kolayca mümkün olamıyor.

Geçmişte çok işe yarayan “zorla konuşturma ve itiraf ettirme” yöntemleri de artık kolayca kullanılamaz hale geldiği için savcılar ellerinde ne varsa artık onlarla dava açmaktan başka yol bulamıyorlar.

İyi yetiştirilmiş, eksiksiz ve sağlıklı kanıt toplamayı öğrenmiş bir polis gücüne henüz sahip değiliz.

Polis gücümüz içinde elbette çağdaş yöntemleri kullanarak delil toplayan, soruşturmaları eksiksiz yürütebilenler de var, ancak sayılarının yeterli olduğunu söyleyebilmek bugün için çok erken.

Bu olayda, konuşulan kişinin Kara Kuvvetleri Komutanı olması, olası bir adli hatanın önüne geçebilecek.

Biliyorum ki söz konusu kişi Orgeneral Büyükanıt olmasaydı da sıradan vatandaş Mehmet Efendi olsaydı şu anda yargılama süreci yürüyor olacaktı. Belki de tutuklu olarak!

Van Savcısı hakkındaki inceleme sürerken kendimize bunu da soralım: Orgeneral Büyükanıt kadar güçlü ve tanınmış olmayanlar ne yapacak?

Validen muhabir kaymakamdan kameraman!

TELEVİZYONLARDA haber kanallarının sayısı arttığından beri yeni bir ádet gelişti. Buna kısaca “kamu görevlilerinin televizyon muhabirliğine intisabı” da diyebiliriz.

Ne zaman İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerin dışında bir olay gelişse aynı şey oluyor. Televizyonlar o yerdeki en yüksek mülki amirle telefon bağlantısı kurup, gelişmeleri onlardan almaya çalışıyorlar.

Dün sabah da böyle bir trafik yaşandı. Tokat’ın Reşadiye İlçesi yakınlarında Kelkit Çayı’na uçan otobüsle ilgili haberleri bölgedeki yetkililerden aldık. Birçok televizyon kanalı, yetkililerle canlı telefon bağlantısı kurarak gelişmeleri izleyicilerine aktardılar.

Oysa yetkililer o saatte görevlerini yapıyor olmalılardı. Ama arka arkaya gelen bağlantılar nedeniyle sabahın o vaktinde neresinden hesaplarsanız hesaplayın bir saate yakın zamanlarını bu işe harcadılar.

Belli ki televizyon kanalları, ajanslardan gelen haberlerle yetinmeyerek mutlaka bölgedeki yetkililerden de bilgi almak istiyorlar.

O zaman şöyle bir çözüm düşünülebilir: Olayın olduğu yerdeki yetkilinin görevlendireceği bir kişi, bir basın toplantısı düzenleyerek bütün kanallara açıklamasını aynı anda yapar ve böylece yetkili kamu görevlilerinin çok değerli zamanlarının israf edilmesinin de önüne geçilebilir.

Buhar lazım mı abi?

SANEM Çelik ile yönetmen sevgilisi Kudret Sabancı, gecenin geç bir saatinde Boğaz’da bir otomobilin içinde öpüşürken yakalandılar.

Açıklandığına göre bu görüntüden “rahatsız olan” bir vatandaşın ihbarı sonucunda televizyon ekibi “olay yerine” gelmiş, Türkiye de bu aşktan bu vesileyle haberdar olmuş.

Bir otomobilin içinde öpüşen çiftin görüntüsünden rahatsız olan kişinin nasıl bir yaratık olduğunu merak etmiyor değilim.

Ama böylelerinin sayısının hiç de az olmadığını Murat Sabuncu’nun bu hafta Tempo’da yazdığı yazıda okudum.

Bu nedenle yeni bir “iş alanı” bile gelişmiş!

Boğaz’da otomobillerinin içinde deniz seyreden ve bu arada öpüşüp koklaşan çiftlerin yanına gelen bu kişiler “Buhar lazım mı abi?” diye soruyorlarmış. Yanıt olumlu olursa kaynatılan bir çaydanlık su aracılığıyla otomobilin içine buhar veriliyor, camların buğulanması sağlanıyor ve böylece çiftler “kimseyi rahatsız etmeden” öpüşebiliyorlarmış!

Hayrola Cafe yöneticileri hizmetlerine bir de bunu eklemiş olsalardı, Türkiye’yi bir haftadır meşgul eden bir olay hiç olmayacaktı demek ki?