HÜRRİYET

Küçük Amerika mı büyük Türkiye mi?

YABANCI bir ülkeye gittiğiniz ilk gün her şeye ağzı açık bir hayranlıkla bakmanız “kültür şoku”nun ilk aşamasına işaret ediyormuş. Yıllar önce kızımdan öğrenmiştim bunu.

Buna karşı kendimce geliştirdiğim bir “tedavi yöntemi” var. O da sabah uyanınca o kentin yerlileri gibi davranmak! Bir tane yerel gazete alıp en kalabalık kahveye oturmak!

Birkaç gündür New York’tayım, bu yöntemi her gün düzenli olarak uyguluyorum.

Dün sabah da Hürriyet’i ve diğer Türk gazetelerini okuyarak otelden çıktım ve yolda elime ne kadar yerel gazete geçtiyse, bedava olanları da dahil olmak üzere toplayarak bir kahveye oturdum.

Birinci fincan çayımı bitirdiğimde de şuna karar verdim: Türkiye, gerçekten Küçük Amerika.

İşte size gazete haberlerinden bir demet:

“İç Güvenlik Bakanlığı”nın Sözcüsü Brian Doyle, 14 yaşında bir kız çocuğuyla internet üzerinden cinsel ilişki kurduğu için tutuklanmış. Aynı gün bizim gazetelerde de küçük kızlara tecavüzü alışkanlık haline getiren bir subayla ilgili haberleri okumuştum.

San Francisco Körfezi’nde beklenen deprem, büyük bir felakete yol açacakmış; çünkü son çalışmalar bölgedeki binaların yüzde 83’ünün en son geliştirilen deprem yönetmeliklerine göre yapılmadığını ortaya koymuş. Ev olarak kullanılan binaların birçoğunun bodrumlarının garaj ve dükkán olarak kullanılıyor olması tehlikeyi büyütüyormuş. Bu haberi okurken, benzerlerini yıllardır İstanbul için yazdığımızı hatırladım.

Atlanta’daki Buford Otoyolu’nda, yaya geçitlerinin yetersizliği nedeniyle son on yılda 34 kişi ölmüş, 305 kişi yaralanmış. Bizdeki “ölüm yolu” haberlerini çağrıştırdı bana.

Ve 8. Avenue’deki yol tamirat çalışmalarının hálá bitirilememesinden ve bunun neden olduğu toz ve kirlilikten çevre esnafı şikáyet ediyor! Kadir Bey’e selám yolluyorum buradan, İstiklal Caddesi esnafını iflas noktasına getiren tamirat ne zaman bitecek?

Ne dersiniz, Türkiye mi “küçük Amerika”, yoksa Amerika mı “büyük Türkiye”?

Mide bulandıran ayak oyunları

DİYARBAKIR-Galatasaray maçının, Diyarbakır’ın cezası nedeniyle İzmir’de oynanmasına Fenerbahçeli yöneticilerin itiraz ettiklerini okudum internette.

Aynı şekilde sezon başından beri bütün büyük takımlarla olan maçlarını İzmir’de oynayabilen Vestel Manisaspor’a, Fenerbahçe maçı için bu iznin verilmemiş olması da eleştiriliyor.

Fenerbahçeli yöneticilerin bütün bu olanlara neden bu kadar şaşırdıklarını anlayabilmiş değilim.

Haluk Ulusoy, Futbol Federasyonu Başkanı seçildiğinde bütün bunların olabileceğini tahmin etmek gerekiyordu.

Ancak şunu da unutmamak gerek. Galatasaray, Diyarbakır’ı; Fenerbahçe de Manisa’yı maçlar nerede oynanırsa oynansın yenebilecek güçteler.

Dolayısıyla bu mide bulandıran ayak oyunları sonucu değiştirmeyecek.

Ancak bu iki olay bize şunu gösterecek: Haluk Ulusoy, Federasyon Başkanı olduğu sürece sadece futbol oynamak hiçbir şey ifade etmeyecek!

Önce sağ yanaktan öpülür

ÖTEDEN beri iki erkeğin birbiriyle el sıkıştıktan sonra öpüşmesini anlamakta zorlanırım.

Hatta hiç hazzetmem. Ama Türkiye’de yaşayınca bundan kurtuluş da o kadar kolay olmayabiliyor.

Kenan Evren’in Turgut Özal’dan kaçamadığı gibi!

New York Times’ın “stil” bölümünün manşetinde şu alt başlığı okuyunca, “oh” dedim kendi kendime, “galiba bu öpüşme işinden kurtuluyoruz”. Başlık şöyleydi: Yanaktan öpmek, el sıkmanın yerini aldığından beri aptalca görünmenin yeni yolu oldu!

Yazı, el sıkışırken öpüşme alışkanlığının her yerde geçerli olan kurallara bağlanmamış olmasının yol açtığı sorunları anlatarak başlıyor.

İlk öpücüğün hangi yanağa kondurulacağının bilinememesinden doğan karışıklık, çoğu kez belki bazı erkeklerin istedikleri ama kadınların çoğunun istemedikleri bir sonuca yol açıyor: Erkeğin burnu, kadının ağzının içine giriyor! Ya da burunlar çarpışıyor, benim gibi gözlüğünüz varsa karşınızdakinin fondöteni gözlüğünüzü kirletiyor vs.

Gazetede bu geleneğin Roma İmparatorluğu döneminde oluştuğu ancak 20. yüzyılda yaygınlaştığı da anlatılıyor.

Washington’daki Protokol Okulu’nun müdürü Pamela Eyrling bu öpüşme biçiminin sadece yakın arkadaşlar arasında gerçekleşmesinin daha doğru olduğunu söylüyor.

Patronunun yanağını öperken yanlışlıkla dudak dudağa geldiğini söyleyen bir genç hanım ise “Korkunçtu, yaşlı bir adam ile genç bir kadın arasında olmaması gereken bir gerilime yol açtı” diyor.

Bu tür kazaları önlemenin yolu ise Almanya’daki bir araştırmadan çıkıyor. 2003’te yapılan araştırma sağ elini kullananların, ilk önce sağ yanaklarını uzattıklarını ortaya koymuş. Ancak solaklar ile sağlaklar karşılaştıklarında kazaları önlemek neredeyse mümkün değil gibi görünüyor, haberiniz olsun!