Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kürt siyaseti için yol ayrımı

Ankara’daki terörist saldırı, PKK’nın gelecekte izleyeceği yolun ne olacağını da açık seçik ortaya koyuyor.
Bir yandan hendek – barikattan ibaret uyduruk bir “öz yönetim” denemesiyle Güney Doğu’da bir iç savaş görüntüsü yaratacak.
Diğer yandan da ülkenin batısında canlı bombalarla ülkeyi terörize edecek.
Ankara saldırısından önce, 9 terör örgütüyle birleştiklerini açıklamışlardı.
Güya “halkların kardeşliği ve demokrasi için” birleşmişler.
Halkların kardeşliğini sağlamanın yolu, ne zamandan beri canlı bombalarla masum insanları öldürmekten geçiyor?
Yaptıkları işin ne halkların özgürlüğü meselesi ile ilgisi vardır ne demokrasi ve sosyalizm ile.
Girdikleri yol, dünyanın her yerinde “terör eylemi” olarak tanımlanır.
Tam burada Kürt siyasetinin durumunu ve tavrını açıklıkla ortaya koyması gerekiyor.
İçinde bulunduğumuz durum, katliamları kuru bir kınamayla geçiştirilemeyecek kadar keskin bir tavır almayı gerektiriyor.
Siyaset yoluyla demokratik haklar için mücadele mi edecekler yoksa bu aşağılık şiddeti görünürde kınarken, PKK’nın vesayeti altında kalmaya mı devam edecekler?
Artık bir yol ayrımında olduklarını görmeliler.
————————–
 
İslamcılar, Kürt milliyetçileri, faşizm
 
Diyarbakır Sur, Cizre ve Silopi’nin harap olmasıyla sonuçlanan “silahlı öz yönetim” denemesinin ardından şimdi de Şırnak, Nusaybin ve Yüksekova’da operasyonlar için sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Bu kentlerde de çok sayıda barikat, hendek ve bombalı tuzak olduğu bildiriliyor.
Benzeri görüntülerle belli ki bu kentlerde de karşılaşacağız.
Yanmış yıkılmış evler, okullar, camiler ve yitirilecek yüzlerce can.
Okullarına gidemeyecekleri için gelecekleri çalınacak  çocuklar, iflas edecek esnaf.
Sur, Cizre ve Silopi denemelerinden sonra, diğer kentlerdeki benzeri “silahlı öz yönetim” girişimlerinin nasıl sonuçlanacağını PKK şeflerinin görmemesi mümkün mü?
Hayır, onlar da bu işin nasıl sonuçlanacağını bizlerden daha iyi biliyorlar.
Üç ilçedeki operasyonlardan sonra binden fazla PKK militanının öldüğünü, bunların bir bölümünün çok genç olduklarını da biliyoruz.
Operasyon yapılacak yeni kentlerde de aynı şey olacak.
PKK şefleri, o gençleri bile bile ölüme yolluyorlar ki her yer yansın, yıkılsın.
Şırnak, Yüksekova ve Nusaybin’den sonra sıranın hangi kentlere geleceğini şimdilik bilmiyoruz.
Ama belli ki PKK, barış süreci boyunca kendisine müdahale edilmemesinden yararlanarak kentleri cephaneliklerle doldurmuş, hendekler kazmış, barikatlar inşa etmiş.
Daha kaç kentin Sur, Cizre ve Silopi gibi harabeye döneceğini bilemiyoruz.
İş bu noktaya geldikten sonra PKK şeflerinin izan gösterip, adamlarını bile bile ölüme göndermekten, bölge halkını sefalete sürüklemekten vaz geçeceğini düşünmek saflık olur.
AKP hükümetinin izlediği politikaların bizi getirdiği nokta burası.
Şimdi bir yandan büyük şehirlere taşınan terörü, diğer yandan PKK’nın güneydoğudaki küçük kentlerdeki iç savaş denemesini bahane edecekler ve bunları demokratik hakların sınırlanması için gerekçe yapacaklar.
Türkiye’nin İslamcıları ve Kürt milliyetçileri adeta el ele vermiş, bütün ülkeyi faşizmin karanlığına mahkum etmeye çalışıyorlar gibi.
———————————-
 
Edelman kime talimat veriyordu?
 
ABD’nin eski Ankara Büyükelçilerinden Eric Edelman ve Morton Abromovitz, Cumhurbaşkanı’nı eleştirince ağızlarının payını Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan aldılar.
Kalın bir tweet attı ve şöyle dedi:
“Kendisini sömürge efendisi zanneden iki eski ABD Büyükelçisi, ‘Erdoğan istifa etsin’ yazmış. Türkiye’ye talimat verdiğiniz günler geçti beyler.”
Eric Edelman’ın görev yaptığı dönemde (2003 – 2005) iktidarda Recep Tayyip Erdoğan hükümeti vardı.
Haliyle merak ettim: Edelman, kime talimat veriyordu? Geçip giden “o günler”de neler dönüyordu?
————————-