’Ortalık fena karışacak’ mı?
“ATABEYLER Gerilla Grubu” isimli çeteyle ilgili soruşturmada iki emniyet müdürünün de adı geçiyor.
Yüzbaşı Murat Eren’in “İki polis müdürüne eylemleri anlattım” şeklindeki ifadesinden sonra hakkında soruşturma açılan emniyet görevlilerinden birisi Çorum Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Cemal Özdeş.
Önceki günkü Akşam Gazetesi’nde Özdeş’in şu sözleri yayımlandı: “Konuyla yakından uzaktan hiçbir ilgim yok. Ancak birileri bir şeylerin altını karıştırıp ilgisi olmayan kişileri zan altında bırakmaya çalışabilir. Bu, beni ve bağlı bulunduğum teşkilatımı hem üzer hem de derinden yaralar. Benim yapımı bilen bilir. Bilmeyenler de bir şeyleri haksız yere karıştırmaya kalkarlarsa o zaman ortalık fena halde karışır.”
Dünkü Zaman Gazetesi’nde de Özdeş’in gazetelerde yayımlanan beyanatının kendisine ait olmadığını açıkladığı haberi vardı.
Akşam Gazetesi, Hasan Cemal Özdeş ile ilgili haberin dayandığı konuşmanın bandını yayınlarsa, hangi haberin doğru olduğunu hep birlikte öğreniriz.
Bu tür suçların soruşturulmasında her ayrıntı önem taşıyor.
Eğer Özdeş “bilmeyenler de haksız yere karıştırmaya kalkarlarsa o zaman ortalık fena karışır” sözünü gerçekten söylediyse, “ortalığın nasıl olup da fena karışacağını” öğrenmek, soruşturmanın seyri açısından yararlı olacaktır.
E-posta gönderemeyen savcı
ŞEMDİNLİ davası için yazdığı iddianame nedeniyle meslekten ihraç edilen Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın, hakkında açılan bir tazminat davası nedeniyle İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne verdiği savunma dilekçesiyle ilgili haberler iki gündür gazetelerde yayımlanıyor.
Sarıkaya, savunmasında iddianameyi basına sızdıranın kendisi olmadığını, e-posta göndermeyi bilmediğini de söylüyor ki benim de dikkatimi en çok çeken bu oldu.
E-posta 1960’lardan beri üzerinde çalışılan bir teknoloji. Bugünküne göre bir hayli ilkel olan internet kullanımı ise 1988 yılında başladı. Bugün bildiğimiz “ticari” internet ise ABD’de 1993’te kullanılmaya başlandı. Türkiye’de de aynı dönemde internet akademik kullanıma açıktı. Türkiye’de internetin yaygın kullanımı ise 1995’e denk geliyor.
Yani neresinden bakarsanız bakın, e-posta yaklaşık 10 yıldır yaşamımızı kolaylaştıran bir “icat”.
Bildiğimiz kadarıyla kamu kuruluşları, mensuplarının bilgisayar kullanımını öğrenmesi için bugüne kadar birçok kurs düzenledi.
“E-devlet” kavramının ortaya çıkışıyla birlikte de kamu hizmetlerinin görülmesinde internetin önemi arttı.
Çok önemli bir kamu görevine kadar yükselmiş bir kişinin bunca süre içinde e-posta göndermeyi öğrenmemiş olmasını nasıl açıklamalıyız?
Dilerim ki Ferhat Sarıkaya, Adalet Bakanlığı camiasında internet ve e-posta kullanmayı bilmeyen “tekil” bir örnektir!
Myshowland’in ismi değişiyor
DÜN bu köşede Uluslararası Türkçe Olimpiyatı’nın düzenleneceği yerin adının Myshowland olmasındaki çelişkiye işaret etmiştim.
Aynı çelişki Myshowland’in sahibi Mustafa Özbey’in de dikkatini çekmiş ve salonun adı İstanbul Gösteri Merkezi olarak değiştirilmiş.
Değişiklikle ilgili resmi başvurular yapılmış ve Olimpiyat’ın 17 Haziran’daki final gecesinde bu değişiklik tabelalara da yansıyacakmış.
Özbey’e hassasiyeti nedeniyle teşekkür ederim.
Söz konusu yazımdan sonra birçok okuyucudan aldığım e-postalar, çalıştığım binanın isminin Hürriyet Medya Towers olduğuna ve çalıştığım binanın adı ile yazımdaki görüşlerimin çeliştiğine dikkat çekiyordu.
Türkiye’de, Türk şirketlerine ait ve içinde Türklerin çalıştığı binalara İngilizce isimler konmasındaki garipliği, bulduğum her fırsatta dile getirdim, ancak binamızın ismini değiştirme yetkim yok.
Kişisel tercihim, bu binanın adının Hürriyet Kuleleri olarak değiştirilmesi. Bu düşüncem Doğan Printing Center, Doğan Music Company ve Doğan Medya Center isimleri için de geçerli.
Doğan Yayın Holding yöneticilerine, okuyucularımızın isteklerinin de bu isimlerin Türkçeleştirilmesi yönünde olduğunu buradan bir kez daha duyurmuş olayım.