Seçilmemiş “hükümet darbesi”!
Başbakan Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile pazartesi günü buluşup, koalisyon konusunu konuşacak.
Normal olarak bu haberin heyecan uyandırması gerekirdi ama öyle olmadı.
Çünkü Beştepe sakini “rol çaldı”, koalisyon mu olacak, erken seçim mi olacak, kararı o verecek.
Tahmin ettiğim gibi Cumhurbaşkanı, seçime bir AKP hükümetiyle gidecek.
Çünkü Anayasa gereği bir erken seçim kararı alırsa kurulacak seçim hükümetinde CHP, MHP ve HDP’ye de bakanlıklar verilmesi gerekiyor.
Bunun sonucu devlet olanaklarının bu seçim için AKP’nin emrinde olmaması demek ki buna da alışkın değiller.
Kampanyanın önemli bölümünü devlete finanse ettirmek gibi bir alışkanlık kazandılar, bundan vazgeçemiyorlar.
Öte yandan rakip partilerin eline geçecek bakanlıklardan ne tür dosyaların dışarıya sızdırılabileceğini ve bunların seçimde aleyhlerinde kullanılabileceğini de en iyi kendileri biliyorlar zaten, bunu istemezler.
Onun için Anayasa ve yasaların verdiği olanakları kullanacaklar.
Ya bir AKP azınlık hükümeti kurulacak ve TBMM seçim kararı alacak ya da bu hükümet devam ederken TBMM seçim kararı alacak.
Oyun planları şu anda bu.
Eğer bu hükümet devam edecek olursa yapılacak olanın yasaların izin verdiği bir “hükümet darbesi” olacağını söyleyebiliriz.
7 Haziran’da görevi biten ve yenisi kurulana kadar görevde kalacak hükümet, seçim sonuçları açıklanıp, yeni hükümet kurulana kadar görevde kalacak.
Millet tarafından yetkilendirilmemiş bir hükümet ile seçim kasımda olursa en iyi ihtimalle yılbaşına kadar devam edeceğiz.
Seçim 2016’nın Mart ayına kalırsa böyle bir hükümet ile neresinden baksanız bir yıla yakın süre yönetilmiş olacağız.
Ve bunu sağlayacak olan da MHP’nin “gel, gelmem; bırak, bırakmam” politikası olacak.
———————————-
Hükümet olmak istemeyen parti
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim gecesi “millet bize ana muhalefet görevi verdi” dedi ve koalisyon girişimlerine kapısını kapattı.
Hükümeti AKP ve CHP kursaydı, ana muhalefet de olacaktı, ama şimdilik böyle bir durum görünmüyor.
Bahçeli, AKP’nin kuracağı bir azınlık hükümetine de MHP’nin destek olmayacağını söyledi.
Böylece koalisyon yoluyla değilse bile “azınlık hükümetinin destekleyicisi” olarak kendi politikaları doğrultusunda bir hükümet kurulması ihtimalini de ortadan kaldırdı.
En son olarak, Cumhurbaşkanı Meclis’I feshederse Anayasa gereği kurulacak olan “seçim hükümetine” de girmeyeceklerini söyledi.
Anayasa, bu seçim hükümetinde Adalet, İçişleri ve Ulaştırma dışındaki bakanlıkların, partilerin Meclis’teki sandalye sayılarına göre dağıtılmasını emrediyor.
Ama Bahçeli bu hükümete de girmeyeceklerini söylüyor, çünkü HDP ile aynı hükümet içinde olmak istemiyor!
Bunu nasıl reddedecekler, bilemiyorum, Anayasa’da da kanunlarda da böyle bir durum öngörülemediği için bir düzenleme yok.
Bahçeli’nin bu politikasının doğurabileceği tek bir sonuç var:
Seçime ya bir AKP azınlık hükümetiyle ya da bugünkü seçim nedeniyle istifa etmiş hükümet ile gidilecek.
Hangisi olursa olsun, bunun anlamı AKP’nin devlet olanaklarını kullanarak bir seçim kampanyası daha yapabilmesi demek.
Yani MHP’nin politikasının otomatik sonucu AKP politikasının hayata geçirilmesi olacak.
Merak ettiğim şey şu: Hiç bir şekilde bir hükümet içinde yer almak istemeyen bir parti, seçmenden hangi gerekçeyle oy isteyebilecek?
————————————-
Havuz gazetesinin IŞİD hassasiyeti
Havuz gazetesi, Gaziantep’teki operasyonda tutuklanan iki IŞİD’çinin isimlerini İlhami B. ve Selçuk B. olarak açıkladı.
Biliyoruz ki AKP medyasının “suç sabit olmadıkça herkes masumdur” ilkesi umurunda değildir.
Ergenekon, Balyoz ve askeri casusluk davalarında da, son zamanlardaki büyük düşmanları “Paralel Yapı” soruşturmalarında da böyle bir hassasiyet göstermediklerini biliyoruz.
Bu tür soruşturmalarda gözaltına alınanların isimlerini açık açık yazdılar, hatta haklarında henüz soruşturma başlatılmamış kişilerin bile isimlerini sanki suçlularmış gibi çarşaf çarşaf yayınladılar.
Ama sıra IŞİD’e gelince kendilerinden beklenmeyen bir hassasiyet gösterip, sanıkların soy isimlerini gizliyorlar.
Neden acaba?
Yeni duruma intibak edemediler mi, içleri mi elvermiyor?
———————————