Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Solda birlik için o kadar ümitli olmayın

BÜLENT Ecevit’in hastalanmadan bir süre önce yaptığı çağrı, gazetelerde yayınlanan demeç trafiğiyle sürüyor.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, “DSP ciddi, saygın bir parti. Üyeleri vatansever kişiler. İşbirliğinden memnuniyet duyarız” açıklamasına DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de “Çabalarımızı sağduyu ile hareket ederek sürdüreceğiz” yanıtını verdi.

Gazete sayfalarında esen bu iyimser rüzgára ne yazık ki kendimi kaptıramıyorum.

Çünkü Bülent Ecevit’in önerisi, sol partilerin “ortak bir başbakan adayı çıkarması” temeline dayanıyor.

Ecevit bununla ilgili bir isim önerisinde de bulunmuş ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’i işaret etmişti.

Benim bildiğim kadarıyla Baykal, “Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisine bir başbakanlık borcu olduğuna” inanır.

Ve yine bilebildiğim kadarıyla bu düşüncesinde bir değişiklik de zaman içinde hiç olmadı.

Bu nedenle ittifak arayışları son noktasına, yani ortak bir başbakan arayışına geldiğinde bugünkü bahar havasının dağılacağını düşünüyorum.

Tabii Baykal hepimizi şaşırtacak bir değişim geçirdiyse orası başka

Uydu yayınlarını ’zenginler’ izliyor

UYDUDAN iletilen televizyon yayınlarını almak için kullanılan çanak anten sayısındaki artışın devletin bazı kurumlarında rahatsızlık yarattığı biliniyor.

Bu rahatsızlığın temel nedeni, çanak anten sayısındaki artışın, teröre destek olan illegal yayınları almaktan kaynaklandığının düşünülmesi.

Geçenlerde çok ciddi bir araştırma kuruluşu tarafından yaptırılmış bir pazar araştırması elime geçti.

Araştırmanın bir bölümü de uydu alıcı sahipleriyle ilgiliydi.

Şu açıkça görülüyor: Yakın bir gelecekte uydu alıcı sayısı, karasal alıcılarla eşitlenecek. Arada sadece yüzde 7’lik bir fark kalmış durumda. Uydu alıcısı olmayanların yüzde 20’si de bir uydu alıcısı almayı planladığına göre çok yakın zamanda uydu alıcı sayısı, karasal alıcı sayısını geçecek.

Bu durumu görünce “Acaba devletin kurumları endişelenmekte haklılar mı” diye kendime sordum ve yanıtımı da yine araştırmanın içinde buldum.

Sanıldığının aksine, uydu alıcıları etnik ayrımcılığın körüklendiği Doğu Anadolu gibi bir bölgede yoğunlaşmamış. Ege ve Marmara Bölgesi uydu alıcılarını, Doğu’ya göre daha çok kullanıyor.

Ayrıca uydu alıcı sahipliği, AB ve C1 sosyoekonomik grubunda yoğunlaşmış. Yani “zenginler” uydudan televizyon yayını izlerken, “fakirler” karasal alıcılardan gelen yayınları izliyorlar.

Devletin kuruluşlarının, uydu alıcılarıyla ilgili düzenlemelere hazırlanırken “paranoya” içinde davranmamaları gerektiğini gösteren bir araştırma bu.

Ezan vakti konser olursa

ARKEOLOJİ Müzesi’nin bahçesi, bugüne kadar gidip görme olanağı bulamayanlar için söyleyeyim, bir “rüya mekánı”.

Önceki akşam İstanbul Müzik Festivali kapsamında Arkeoloji Müzesi bahçesinde bir konser vardı.

Konser sürerken sahneye bir “görevli” çıktı ve “Ezan okunduğu için, ezan bitene kadar konsere ara verileceğini” açıkladı.

Konseri izleyen Türkler buna pek şaşırmadılar; ama çok sayıdaki yabancı konuk için gerçekten ilginç bir “konser deneyimi” oldu. Sanırım yıllar boyu torunlarına anlatacakları şahane bir anıya sahip oldular.

Arkeoloji Müzesi’nin çevresi camilerle dolu. Ve bu kadar caminin ezana aynı anda başlayıp bitirebildikleri de pek görülmüş bir şey değil. Ya müezzinlerin saat ayarlarında ciddi bir sorun var, ya da bazı müezzinler namaz vaktinin geldiğini ancak bir başka cami ezana başlayınca hatırlayabiliyor!

Bizim kültürümüzde ezan okunurken, insanların uğraştıkları işi bir kenara bırakıp ezanı dinlemelerinde yadırganacak bir durum yok elbette.

Ancak bu tür açık alanlarda konser düzenleyenlerin de zamanlamayı bu hassasiyeti dikkate alarak ayarlamaları zor olmasa gerek.

Dinleyicilerden vazgeçtim, en azından konser veren sanatçıya saygının bir gereği olmalı bu.