HÜRRİYET

Sorduğum soru hálá geçerli

ZAMAN’ın gizli kimlikli yazarı dün bana yanıt verdi.Sorunu şu: Okuduğunu anlamıyor!

Bu da çok normal!

Kendisine tarikat büyükleri tarafından söylenen şeyleri tartışmasız doğru kabul ettiği ve bir şeyleri kendi okuyarak anlamaya çalışmadığı için kaçınılmaz olarak böyle oluyor.

Birincisi: Ben, Fethullah Gülen ile Ergenekon çetesi arasında bir bağlantı kurmadım.

Söylediğim şudur: Ergenekon çetesiyle ilgili soruşturmada en önemli kaynak, tartışmalı bir tanığın ifadesi.

Tuncay Güney isimli bu şahsın ifadelerine dayanarak bazı insanlar tutuklandı, bazı insanlar da gazete manşetlerinde zan altında bırakıldı.

Eğer bu kişinin söyledikleri bu kadar önemliyse neden Fethullah Gülen ve Veli Küçük ilişkisi hakkında söyledikleri ciddiye alınmıyor?

Eğer bu kişi, Zaman’daki gizli kimlikli yazarın söylediği gibi “güvenilmez” bir kişiyse neden başkalarıyla ilgili söyledikleri ciddiye alınıyor?

Yanıt verilecekse bunun için verilmeli. Zaman’daki şahıs aklı sıra beni tehdit de ediyor. Ayrıca Fethullahçı çetenin bazı unsurlarının tacizine de uğruyorum.

Şunu söyleyeyim: Ben korkmam! Hiç kimseden ve hiçbir şeyden! 33 yıldır bu meslekteyim, kimseye pabuç bırakmadım, onlara da bırakmam.

Söz konusu yazarın bir tek eleştirisine katılıyorum: Yazımda bir yerde Fethullah Gülen’den “Fethullah” diye ön adıyla söz etmişim.

Evet, bu doğru bir tutum değil. Gazetelerde yazı yazanların, kim olursa olsun herkese asgari saygı kuralları içinde yaklaşması gerektiğini hep savundum. Muhataplarıma saygısızlık etmek, onları değil beni küçültür, bu hatayı yaptığım için de okuyucularımdan özür dilerim.

Ancak sorduğum soru hálá geçerliliğini koruyor.

BURSALI EMLAKÇI YALNIZ DEĞİL

BURSA’da oğluna üç gün, üç gece sünnet töreni yapan, düğün alanına helikopterle gelen emlakçı İsmail Dengiz’in, 2007 yılında sadece 1325 YTL vergi verdiği dün Hürriyet’in manşetinde yer alıyordu.

Hiç şaşırmadığımı söylemeliyim.Çünkü o şahıs ya da şu anda isimlerini bilemediğimiz yüz binlercesi vergilerini doğru dürüst ödüyor olsalardı, ülkemizin durumu da böyle olmazdı.

Ve bunun dindarlıkla, sağcılıkla, solculukla da bir alakası yok.

Evet, söz konusu işadamının eşinin ve kızının türbanlı kılıkları ilk elde böyle bir genelleme yapmaya neden oluyor ama sorun dindarlıkla ilgili değil.

Sorunumuzu bir ahlak-ahlaksızlık meselesi olarak da görmememiz gerekiyor, çünkü Türkiye’de mevcut vergi sistemi, isteyenin canı istediği kadar vergi vermesini mümkün kılıyor.

Kümese tıkılmış ve kaçacak yeri olmayan ücretli ve maaşlıların, kurumsal yapıları itibarıyla bu tür numaralar yapma olanağı olmayan büyük şirketlerin dışındaki vergi politikamız bu çünkü.

Günümüzde siyasi iktidar İslam dinini, siyasetin bir aracı olarak kullanan partinin elinde!

Söz konusu işadamının bundan yararlanmak için ailesinin kadın üyelerinin türbana girmesini sağlamış olması bile mümkün.

Üzerinde durmamız gereken konu, bugünkü hükümetin, bu düzeni değiştirmek isteyip istemediğidir.

Ve buna olumlu bir yanıt verebilmemiz de mümkün değil.

Bugünkü hükümetin zengin ettiği kişilerin, hatta bugünkü iktidarın içinde olup da geçmişte ticaretle uğraşan kişilerin vergi geçmişlerine bakarsanız, bunun neden olamayacağını da görürsünüz.

VATANDAŞA SAYGI DUYMA MESELESİ

GEÇEN gün Ankara’ya gittim. Birçok yolda gündüz vakti ciddi bir inşaat faaliyeti vardı.

İstanbul’da da durum farklı değil. Dün Gayrettepe’den Fulya’ya inen yol üzerinde yaklaşık 1 saatimi gündüz vakti yol üzerinde yapılan çalışma nedeniyle tıkanan trafikte harcadım.

Önceki yıl da ABD’nin başkenti Washington’da, yaz boyunca kentin eskimiş doğalgaz altyapısının değiştirilmesi işine denk geldim.

Georgetown’ın dar caddelerinde bütün yaz süren inşaat nedeniyle trafik bir kere bile aksamadı.

Çünkü çalışmalar gece yolların boş olduğu saatlerde yapılıyor; sabah olunca yol üzerinde kazılan yerler dev sac levhalarla kapatılarak trafiğin olağan akışı sağlanabiliyordu.

Bunun çok masraflı bir iş olmadığı çok açık.

Tıkanan yollar nedeniyle kaybolan zaman, gereksiz tüketilen yakıtı hesaba katarsak, daha ucuza bile geldiği söylenebilir.

Sorun, vatandaşa saygı duymakla ilgili.

Vatandaşına saygı duyan yerel yönetim, görevinin onun hayatını kolaylaştırmak olduğunun bilincinde hareket eder.

Vatandaşına saygı duymayan yerel yönetim ise, insanların o gün neler çektiğiyle ilgilenmez bile.

Bunun bir tek nedeni var: Bizde, vatandaşa saygı duymayan yerel yönetim cezalandırılmaz!

Cezayı seçimlerde kesecek halk, geçmiş yerel yöneticilerin ne yaptıklarına göre değil, kendisine dağıtılan erzak paketlerine ya da siyasi bağnazlığına göre oyunu kullanır.

Onun için de hayatımız yollarda sürünerek geçer.