Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Sorun Baykal'ın CHP'nin başında olmasında

ERTUĞRUL Özkök, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bir kahvaltı yaptı ve izlenimlerini cumartesi günü Hürriyet’te yazdı.

Baykal, Türkiye’nin önde gelen reklamcılarından kendisini kentlerin kenar semtlerinde yaşayan dar gelirli seçmenlerle buluşturacak fikirler bulmasını istiyormuş.

Çünkü Baykal, toplumun eğitimli ve varlıklı kesimlerinden oy almakta zorlanmayacağını düşünüyormuş.

Beş yıllık AKP iktidarında geniş kitlelerin yaşamlarında hiçbir şey değişmediğini halde, halk neden CHP’ye yönelmiyor?

Çareyi reklam şirketlerinin kendisine sunacağı stratejilerden beklediğine göre Baykal’ın yanıtını bulamadığı soru bu olmalı.

Aslında sorunun yanıtı çok açık ama Deniz Baykal ve yakın çevresi bunu göremiyor.

Sorun CHP’nin başında Deniz Baykal’ın olması.

Yıllardır bilinen bir gerçeği CHP Kurultay delegelerinin göremiyor olmasından kaynaklanıyor.

Çünkü Türk halkı Deniz Baykal’ın kişiliğinde heyecanla peşine takılıp gidebileceği bir lider kimliği bulamıyor.

Deniz Baykal, bütün iktidar partilerinin seçim barajının altında kaldığı bir seçimde iktidarı ezici çoğunlukla AKP’ye kaptırmış olmasını bir seçim zaferi olarak gördü ve sunmayı başardı.

Eğer CHP delegeleri seçim sonucunun aslında bir yenilgi olduğunu görebilmiş olsalardı bu beş yıl içinde CHP kendisine yeni bir lider yaratabilirdi.

CHP lideri önce şu sorunun yanıtını aramalı: Önceki seçimlerde baraj altında kalmasına yol açan, son seçimde de iktidarı uzak ara AKP’ye kaptırmasına neden olan seçmenler, bu seçimde neden kendisine oy versinler?

AKP’nin ‘yumuşak karnı’

ARAŞTIRMALAR da ortaya koyuyor ki “milliyetçilik” Türkiye’de yükselen bir durum.

Ve bu, yaklaşan seçimlerde siyasi partilerin “en milliyetçi benim” propagandasına yönelmeleri sonucunu doğuracak.

CHP’nin “varoşların dikkatini çekecek seçim kampanyası” arayışında da bunun payı var.

Tempo dergisinin geçtiğimiz yaz yayımladığı bir “milliyetçilik araştırması”, seçmenlerin çok büyük bölümünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ı “en iyi milliyetçi” olarak gördüğünü anlatıyordu.

Geçen hafta Milliyet tarafından yaptırılan bir araştırma, bu görüşün yaygınlığını koruduğunu gösteriyor.

Yani “milliyetçilik” dalgasını yükselterek iktidar alternatifi olabileceklerini zannedenler fena halde yanılıyor. Bu dalgada sörf yapacak olan Başbakan’dan başkası değil çünkü.

Öte yandan Başbakan’ın da bir “yumuşak karnı” var.

Odalar Birliği‘nin düzenli olarak yaptığı araştırma gösteriyor ki gündemde ne zaman “milliyetçilik, türban, askerin siyasete müdahalesi” gibi toplumsal konularla ilgili tartışma varsa AKP’nin oyları yükseliyor.

Buna karşılık ekonomik konuların ve güçlüklerin gündemde olduğu dönemlerde de AKP oy kaybediyor.

AKP’nin yumuşak karnı “ekonomi”! Çünkü aradan geçen beş yılda insanların yaşamlarında önemli hiçbir değişiklik olmadı!

Yok aslında birbirimizden farkımız

TÜRK Tarih Kurumu ile Harput‘ta Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili araştırmalar yapması gündeme gelen tarihçi Ara Sarafyan, “Ermeni diasporasının önde gelenleri cahildir. Ne modern Türkçe ne de Osmanlıca bilirler. Öğrenmeye de niyetleri yoktur” dedi.

Sarafyan, 10 yıl önce “Türklere karşı olan ırkçı nefretleri nedeniyle” Ermeni araştırma kurumları ile ilgisini kesmişti.

Sarafyan’ın bu sözlerini okurken aklıma takıldı:

Ermeni iddialarının araştırılması için “tarihçilerden kurulu bir heyet” öneriyoruz.

Acaba Ermenilerin ellerindeki Ermenice belgeleri okuyup anlayabilecek kaç tarihçimiz var?

Üniversitelerimizin tarih bölümlerinde bu konuyla ilgili olarak çalışan uzmanlarımız Ermenice biliyor mu?