Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Üç günde ne değişti?

BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’ın evinin çevresinde “ele geçirilen” iki subay ile ilgili durum giderek ciddiyetini artırıyor.

Savcılık, önce yakalanan iki subayı serbest bıraktı.

Ardından Genelkurmay subayların bölgede “bilgi sızdıran personeli” takip etmekle görevli olduklarını açıkladı.


Ve sonra savcılık sadece o iki subayı değil, altı subayı daha gözaltına aldı, ordunun “en gizli” kurumunda arama kararı verildi, arama yapıldı
.


Demek ki Genelkurmay’ın açıklaması savcılık tarafından ciddiye alınmadı
.


Ciddiye alınmadığı gibi elde önemli kanıtlar var olmalıydı ki mahkeme tutuklama ve arama kararlarını verebildi.


O zaman şu soru aklıma takılıyor: Elde tutuklama ve arama kararı vermeye yetecek ciddiyette bir kuvvetli şüpheyi haklı çıkaracak maddi delil varsa, o iki subay en başında neden serbest bırakıldı? Araya “siyasi baskı” mı girdi, yoksa en başında serbest bırakma kararı mı “etki altında” verilmişti? Bu soruların yanıtlarını büyük olasılıkla alamayacağız.


Öte yandan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, olayın ertesinde Star Gazetesi’nde Şamil Tayyar’a “Belgeleri gördüğünü, kamera kayıtlarını izlediğini” söylemişti. “Soruşturmanın gizliliği ihlal edildi” tepkileri üzerine de “Kamera kaydı izlemedim, belge filan da görmedim” dedi.


Şamil Tayyar mı doğru yazdı, yoksa Bülent Arınç mı doğru söylüyor?


Bunu daha önce de bu köşede sormuştum. Dün bu yazıyı yazdığım saate kadar bir yanıt verilmemişti!

 

İzmir terzisi!

YUNANİSTAN adına casusluk yaptıkları için tutuklanan Türkler, “devlet sırlarını” 500 ile 700 Euro arasında değişen bir fiyatla satıyorlarmış.


“Devlet sırlarını”
ele geçirmeyi başarıp, Yunanistan gizli servisinin İzmir’deki adamına satanlar şu kişiler:


1 – 65 yaşındaki tur operatörü N.H.


2 – Onun fırıncılık yapan kuzeni 42 yaşındaki A.H.


3 – İnşaatlarda işçilik yaparak geçimini sağlayan, kız kaçırma, darp ve hırsızlıktan sabıkalı 38 yaşındaki İ.Ş
.


Tabloya bakınca bizim “devlet sırlarının” gerçekten de “500-700 Euro”dan daha fazla etmeyeceğini düşündüm.


Bu vasıflardaki kişilerin “sırlara” ulaşıp, bir de bunu satmayı başarabiliyor olmaları, bunu gösteriyor
.


Haberlerden anlaşıldığına göre tutuklanan bir kamu görevlisi de yok. Yani bu kişiler, “sırları” kendi çabaları ile “sızdıkları” yerlerden almışlar.


Önce “devlet sırlarını” koruyan kurumlar delik deşik olmuş, isteyen istediği bilgiyi kolayca elde edebiliyor diye düşündüm.


En iyi korunması gereken Genelkurmay’dan bile “ıslak imzalı – kuru imzalı” belge yağmuruna maruz kalışımıza bakacak olursak, bu kuvvetli bir olasılık
.


Ya da John Le Carre’ın “Panama Terzisi” isimli “kara mizah” unsurları da içeren casus romanındaki gibi bir durum var!


Romanda İngiliz gizli istihbaratının bir adamı Panama’daki “tatlı hayatını” sürdürmek için bir terzinin kendisine verdiği hayali bilgileri “önemliymiş gibi” üstlerine pazarlıyor ve sonra ortalık karışıyordu.


Eğer durum böyleyse, Yunanistan gizli servisinin de ciddi bir problemi var demektir!

 

Yarım kalan yazının davası

CUMARTESİ günü yazdığım “Dünyanın aldatılan en güzel on kadını” başlıklı yazım, bir teknik sorun nedeniyle yarım olarak yayımlandı.


Okuyuculardan gelen tepki-talep üzerine yazının tümü bugün aşağıda yer alıyor:

* * *


Eşleri ya da sevgilileri tarafından aldatılan kadınların en güzel 10 tanesi ilan edilmiş.


İsimler sırasıyla şöyle: Elin Nordegren (Tiger Woods’un karısı), Jennifer Aniston, Denise Richards, Halle Berry, Sienna Miller, Jennifer Lopez, Uma Thurman, Reese Whitterspon, Julia Roberts, Brandi Glanville!


Her boy ve renkten güzel kadınlar!


Yani bizim bu tür meselelerdeki “kadın ol da erkeğini evine bağla” şeklindeki geleneksel yaklaşımımız, durumu açıklamaya yetmiyor.


Rüyanızda görseniz inanmakta zorluk çekeceğiniz kadar güzel kadınlar bile “kadın” olup erkeklerini evlerine bağlayamıyorlarsa, başkası ne yapsın?


Harvard
’da düzenlenen “erkekleri anlama konferansı”nda Columbia Üniversitesi’nden Dr. Gratch, bu durumun toplumumuzun erkekleri “böyle görmek istemesinden” kaynaklandığını söylüyor.


Kızlara erken yaşlarda kendilerini erkeklerden korumaları öğretiliyor ama daha anaokuluna giden bir erkek çocuğuna bile aile arasında sıkça “Kızlarla aran nasıl” türünden sorular sorulabiliyor.


Gratch, “Erkek çocukların ağır evrimsel, kültürel ve hormonal baskıların kontrolü altındaki cinsel tepkilerinin basitliği, duygusal çatışmalardan kaçmak ya da bunlarla başa çıkmak için güçlü bir ödül olan uyarılma ve orgazmın peşinde koşma olasılıklarını arttırır” diye yazıyor.


Erkeklerin sevgi açlığını cinselleştirdiklerini söylüyor ve bunun depresyonda kullanılan ilaçların yarattığı türden bir etki yarattığını belirtiyor.


Yani sorun kadınlarda değil, erkeklerde!