Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ucuz popülizm uğruna

GÖLTÜRKBÜKÜ’ndeki iskelelerin yıkılmasına karar verilmiş. Gazetelerin yazdığına göre yıkım bu ay sonunda başlayacak ve kıyı şeridi halka açılacakmış.

Bu “kıyı şeridi halka açılacak” sözünü okuyunca “ben mi yanlış hatırlıyorum” diye düşündüm.

O iskeleler oraya zaten kıyı şeridinin darlığı nedeniyle yapılmamış mıydı?

O kadar kalabalığı, güneşlensin ve denize girsin diye sığdırabilecek bir kıyı şeridi var mı Türkbükü’nde?

Göltürkbükü, bugünkü haliyle özelliği olan bir yer. Bugün o bölgede ciddi bir turistik hareketlilik varsa, bunu sağlayan şey Göltürkbükü’nün o tekil durumu.

Elbette bu tekilliği yaratan özelliklerini sevmek zorunda değiliz. Mesela ben o kadar kalabalıkta ve o gürültüde tatil yapmanın saçma olduğunu düşünürüm ve ayağımı bile oradan denize sokmam. İki kere yemek için oradaki lokantalara gitmişliğim vardır, üç kere bile değil!

Ama benim gibi düşünmeyen on binlerce insan her yaz oraya gidiyor, para harcıyor, bölge halkı buradan geçimini sağlıyor.

Şimdi ucuz ve kolay bir popülizm uğruna o küçük beldenin en önemli özelliği yok edilecek.

Oradaki kalabalığı yaratanlar hiç kuşku yok ki kendilerine, zevklerine uygun yeni yerler bulup oraya gidecekler.

“Halka açılmış” sahiller bu sefer günübirlik kiralanan plastik şezlonglarla dolacak.

Yabancı turizm ve tatil dergilerinde Bodrum denilince ilk akla gelen ve fotoğrafları insanı imrendirircesine kocaman basılan bir yeri kaybedeceğiz.

“Tekil satış pozisyonunu” kaybeden Göltürkbükü, bütün yaz orada su gibi harcanan parayı da kaybedecek.

Kazanan kim olacak?

Başbakan da seçim sonucunu bilememiş!

İKİ hafta sonra Türkiye’de bir referandum yapılacak. Referandum öncesindeki tartışmalar, bu referandumun heyecanlı bir sürecin başlangıcı olacağını müjdeliyordu.

Ama şimdi gazetelerdeki köşe yazıları da olmasa, Türkiye’de bir referandumun yapılacağını hatırlayan bile yok!

Siyasi partilerin tutumları ne, taraftarlarını referandumda hangi yönde oy kullanmaya davet ediyorlar, bilen yok. Sokaklarda ne bir tek afiş var, ne de halkı referandumda oy kullanmaya davet eden çığırtkanlar!

Öte yandan Anayasa değişikliğiyle ilgili kanunun geçici 19. maddesi referandumda değişikliğin kabulü halinde 11. Cumhurbaşkanı’nın 40 gün içinde halk tarafından seçilmesini öngörüyor.

Dünkü geleişmeler olmasa iki tane 11. Cumhurbaşkanı’na sahip tek ülke olacaktık.

Bu komik durumun ortaya çıkmasının bir tek sorumlusu var: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

Bir önceki dönem Cumhurbaşkanı seçtirememiş olmasının öfkesiyle kalkıştığı Anayasa değişikliğini yüzüne gözüne bulaştırmış bulunuyor.

Belli oluyor ki o tarihte seçim sonuçlarının böyle çıkabileceğini ve Cumhurbaşkanı’nı seçebilecek çoğunluğa sahip olabileceğini hiç hesaba katmamış.

Eğer bunu öngörebilmiş olsaydı, Anayasa değişikliğine halkoyuyla seçilecek kişinin “11. Cumhurbaşkanı olacağı” ibaresini koydurtur muydu?

Seçim tahminlerinde yanılan gazetecileri eleştirenler, bunu o tarihte Başbakan’ın bile öngöremediğinin farkındalar mı?

Yıkım isteğinin ardında ne var?

ATATÜRK Kültür Merkezi’nin yıkılarak, yerine yenisinin yaptırılmasına ilişkin kanun tasarısının görüşüldüğü komisyon toplantısında AKP Milletvekili Necat Birinci, AKM’nin İstanbul siluetine bir katkısı olmadığını, yerine Türk mimarisini ifade edecek bir yapı yapılmasının gerekli olduğunu söyledi.

AKM’nin, modern mimarinin ilginç uygulamalarından biri olduğu ve Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin 50 önemli eserinden biri olarak kataloglara girdiğinden belli ki Birinci’nin haberi yok.

AKM’nin, Taksim Meydanı’nın silueti içinde 1960’lardan beri yer aldığı ve artık bu meydanın en önemli bir parçası haline gelmiş olduğu da belli ki Birinci’nin dikkatinden kaçmış.

AKP’nin, İstanbul’da yarım kalmış ve senelerdir tamamlanamayan bir konser salonu inşaatını bitirmek yerine, tarihi önemi ve mimari değeri olan bir binayı ille de yıkmak istemesinin ardında ne olduğunu gerçekten merak ediyorum.