HÜRRİYET

Yeni bir başlangıç ümidi

ON yedinci yüzyılın sonlarıyla 18. yüzyılın başlarında yaşayan İngiliz şair ve deneme yazarı Joseph Addison’un şöyle bir sözü var:

“Bu dünyada mutluluğun üç büyük esası, yapacak bir şey, sevecek bir şey, ümit edecek bir şeye sahip olmaktır.”

Addison sadece şiir ve denemeler yazmadı. Yazdığı oyunlar da var, politikaya da girdi ve benim için önemi daha o yıllarda dergi yayıncılığı işine girmesidir. Bugün de varlığını sürdüren Tatler dergisinin kurucusu ve yakın arkadaşı Richard Steele ile birlikte The Spectator dergisini yayımlamıştı. Mezarı son Kraliyet düğünü vesilesiyle artık hepimizin öğrendiği Westminster Abbey’dedir.

Biyografisine şöyle bir göz gezdirmek bile neden bu sözü söylediğini açıklamaya yetiyor.

Birçok şey yapmış, bir kadını sevmiş ve her zaman bir şeyler ümit etmiş bir insan çünkü.

Yılbaşı yaklaşırken aklıma hep Addison’un bu sözü gelir.

Yılbaşı dediğimiz şey aslına bakarsanız hiçbir şeydir.

Takvimden kopan bir sayfa daha! Bugün gece saat 00.01 olduğunda herhangi bir çabaya gerek kalmadan yeni bir yıla girmiş olacağız.

Bu kadar basit olmakla birlikte hepimizde (tamam kabul ediyorum, bazılarımızda) “yeni bir başlangıç ümidi” de yaratıyor.

Yılbaşı yaklaşırken ışıklarla süslenen binaların, caddelerin, ağaçların içimizde bir neşe duygusunu canlandırması bu ümidin varlığından kaynaklanır.
Yeni bir başlangıç ümidi, geride kalan üzüntüleri, sıkıntıları unutma eğilimimizi güçlendirir.

Bu nedenle yılbaşlarını severim.

Sizlere sevdiklerinizle birlikte mutlu bir yıl diliyorum. Bu yıl sizlere yine bir şiir armağan edeceğim. Cemal Süreya’nın Üvercinka kitabından “Balzamin” isimli şiir bu:

Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli.
Bazı ağaçlara kapı komşu,
Bazı çiçeklerin andırdığı.
İş bu kadarla bitse iyi;
Bir insan edinmişsindir kendine,
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili.