“Şu kadar yıllık gazetecilik yaşamında en çok duyduğun söz nedir?” diye soracak olsanız hiç duraksamadan şu yanıtı veririm: “Bildiklerimi bir açıklarsam yer yerinden oynar.”
Bu sözü bugüne kadar kaç kere duyduğumu sayacak olsam sanırım bu işe bir yılımı ayırmam gerekecek.
Bu, kamuoyu tarafından şu ya da bu nedenle sıkıştırılanların “amentüsü” olmuş bir sözdür.
Aslına bakarsanız çoğu zaman bu sözü söyleyenin ne çok bildiği bir şey vardır, ne o bildiklerini açıklamaya niyeti, ne de o bildiklerini açıklarsa yeri yerinden oynatma ihtimali…
Bu bir şantajdır
Zaten söyleyenin de niyeti bir şey açıklamak ve yeri yerinden oynatmak değil, üzerine daha fazla gelinmesini önlemektir.
“Bakın ben çok şey biliyorum, söylerim haa” türünden bir şantaj cümlesi…
İki amacı vardır: Ya bir suçun içindedir ve o suçun içindeki öteki ortaklarına “Beni koruyun, kollayın” mesajı vermek istemektedir ya da önemli bir şey bildiği havasını yayıp bundan kendisine bir paye çıkarmak amacındadır…
Ve işin ilginç tarafı, çoğu kez bu tip cümleleri kuranlar aslında görevleri gereği bildiklerini açıklaması zorunlu olan kişilerdir.
Bu bildikleri bir suç oluşturuyorsa onunla ilgili yasal kovuşturma yapılmasını sağlamak zorunda olan kişiler…
Ama bunu hiçbir zaman yapmazlar. Çünkü dediğim gibi çoğu zaman boş konuşuyorlardır, bunu söyleyerek kendilerince “taktik” yapıyorlardır.
Ba-ba-ba-ba-baaa!
Dün Recep Tayyip Erdoğan, partisinin bir mitinginde benzeri bir yola başvurdu. Dokunulmazlıklar ve yolsuzluk dosyaları ile ilgili olarak CHP lideri Baykal tarafından kendisi hakkında seslendirilen iddialara şöyle bir yanıt verdi: “Çok daha fazla ileri gitmeye kalkarlarsa söyleyecek çok şeyimiz var. Bir medya grubu ile şu anda CHP’nin işbirliğini açıklarız. Şu ana kadar gelinen noktada bunu ifşa ederiz.”
Bu cümleyi okuyunca Çocuklar Duymasın’dan öğrendiğim bir şeyi tekrarlamak ihtiyacını hissettim: Ba-ba-ba-ba-ba!
Şimdi Tayyip Bey’e bir gazete yöneticisi olarak değil sıradan bir gazeteci olarak şöyle sesleniyorum: Basında herhangi bir kişi ya da grup, bir partiyle yasalarımızı çiğneyecek şekilde, hatta yasalara uygun olsa bile ahlak kurallarına uymayan, basın etiği ile bağdaşmayan bir işbirliği yaptıysa ve Recep Tayyip Bey de bunu bildiği halde hâlâ açıklamıyorsa namerttir!
Hatta sadece bir partiyle ilişkiler hakkında değil, medya ile ilgili olarak bildiği başka karışık hangi iş varsa onları da açıklamalıdır.
Kimse zan altında kalmasın
Bunun benim çalıştığım grupla ya da başka bir grupla ilgili olması beni ilgilendirmiyor. Bir gazeteci olarak bu tür karışık işlerin içinde kimin olduğunu öğrenmek istiyorum. Bunu öğrenmeliyiz ki bütün gazeteciler zan altında kalmasın, suçlananlar da kendilerini savunma olanağı bulabilsin…
Tecrübeli bir gazeteci olarak şunu da söylemeliyim: Aslında Tayyip Bey’in açıklayabileceği herhangi bir şey de yok. Olsaydı “üzerime gelmeyin” diye şantaj yapacak yerde bunu açıklar ve herkesin öğrenmesini sağlardı.
Zaten bu şantaja rağmen CHP’nin seçim propagandası stratejisinin değişeceğini de sanmıyorum. Yani CHP ve lideri, Tayyip Bey’in dokunulmazlıklar konusundaki tavrını, Belediye Başkanlığı dönemiyle ilgili olarak açılan davaları, çarşamba günü görülecek malvarlığı davasını anlatmaya devam edecektir. Tayyip Bey de fırsat budur deyip iddiasını açıklamak ve kanıtlamakla yükümlüdür.
Haydi Tayyip Bey, açıklamalarınızı merakla bekliyoruz…