Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Bir öğrenegörsün aşkı Ağacı o vakit seyredin…

  Melih Cevdet Anday da öldü… Onu sağlığında bir tek kez görme olanağım olmuştu… Benim için gerçekten çok heyecan verici bir karşılaşmaydı. Aydın Doğan Vakfı’nın şiir ödülünü kazanması nedeniyle düzenlenen törende hemen önümde oturuyordu.

Törenden sonra da ayaküstü küçük bir sohbet etme olanağını bulmuştum.
Şiirlerini okurken hayalimde yarattığımdan çok farklı bir insan değildi, kısa görüşmemizden edindiğim izlenim bu tabii… Belki de neyi görmek istiyorsam, onu görmüştüm sadece… Kim bilir?
Kimi fotoğraflarında da gördüğümüz acılı bir tebessümü vardı. Tebessümün arkasına gizlenmiş, duygulu bir başkaldırı edası…

Aşkla tanıştıran şiir
Önceki akşam saatlerinde öldüğünü öğrendiğimde ilk gençlik yıllarımda ezberlediğim bir şiiri aklıma geldi: Rahatı kaçan ağaç!
“Tanıdığım bir ağaç var / Etlik bağlarına yakın / Saadetin adını bile duymamış / Tanrının işine bakın.”
“Geceyi gündüzü biliyor / Dört mevsimi, rüzgarı, karı / Ay ışığına bayılıyor / Ama kötülemiyor karanlığı.”
“Ona bir kitap vereceğim / Rahatını kaçırmak için / Bir öğrenegörsün aşkı / Ağacı o vakit seyredin.”
Bu şiiri ilk okuduğumda kendimi “rahatı kaçan ağaç” gibi hissetmiştim. Rahatını kaçırmak için aşkı öğrenmeye, tanımaya çok hevesli bir sivilceli, sıska çocuk!

Ada vapuru yandan çarklı…
Dün radyoları dinleyemedim. Kaç DJ akıl etti acaba, Melih Cevdet şiirleri üzerine yazılmış en güzel şarkıları çalarak bu büyük şairi anmayı?
Ben olsam en çok Sezen Aksu’yu çalardım herhalde…
“Ada vapuru yandan çarklı / Bayraklar donanmış cafcaflı / Simitçi kahveci gazozcu / Şinanay da şinanay.”
“Müslümanı Yahudisi urumu / İsporcusu ihtiyarı veremi / Kiminin saçı uçar, kiminin eteği / Şinanay da şinanay.”
“Estirir de Ada yeli estirir / Seni sevindirir beni küstürür / Lüküs kamarada kimler oturur / Şinanay da şinanay.”

Misafirliğe gitti!
Şu şiirini okurdum bir daha:
“Bayılırım şu düzenli dünyaya / Kışı yazı / Baharı güzü / Gecesi gündüzü sırayla. / Ağaçların kökü içerde / Bütün ağaçların kökü içerde / Dağların başı yukarda / Bütün dağların başı yukarda / İnsanların aklı başında / Bütün insanların aklı başında / Beş parmak yerli yerinde / Baş işaret orta yüzük serçe. / Diyelim kalksa da serçe / Orta parmağa doğru yürüse / Ne haddine! / Yahut akasyanın biri / Başını toprağa daldırdığı gibi / Bir gezintiye çıksa / Merhaba kestane, merhaba çam / Selamün aleyküm, aleyküm selam / Kimsin nesin nerelisin derken / Laf açılır mı bizim akasyanın kökünden… / Bir uğultudur başlar rüzgarda / Kökü dışarda, kökü dışarda! / Yahut ne olur koca bir dağ / Baş aşağı gelsin… / Aman Allah göstermesin. / Bayılırım şu düzenli dünyaya / Altta ölüler / Üstte diriler / Gel keyfim gel!”
Belki de kısa şiirlerinin en güzeli:
“Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup
Uyusam…”
Melih Cevdet bir misafirliğe gitti, rahat uyusun…