MİLLİYET

Biraz hoşgörüye ihtiyacımız var

 Dünya üzerinde tanımı en çok yapılmış kelime hangisidir diye sorsalar hiç duraksamadan “aşk”tır diye yanıtlarım.

Hatta bir ara okuduğum tüm kitaplardaki aşk tariflerini toplayıp küçük bir kitapçıkta derlemeyi de düşünmüştüm ama her aklıma geleni yapmaya ne yazık ki vaktim yetmiyor.
Geçenlerde bir arkadaşım Hülya Avşar ve Cihan Ünal’ın oynadıkları “Kadın İsterse” isimli televizyon dizisinde “aşk”ın yeni bir tarifinin verildiğini söyledi.
Pazar sabahı biraz tebessüm etmenin kimseye zararı olmaz diye tarifi burada da tekrarlıyorum:
“Aşk çiş gibidir, bir gelince tutamazsın!”
Kırk sene düşünse, insanın yan yana getirmekte zorlanacağı iki kelime..
Aşk gibi ruh incelikleri ve kalp yücelikleriyle dolu bir duyguyu böyle tarif etmek kimin aklına geldi, bilmiyorum.
Ama sanırım sadece senaristlerin bir muzipliği olmamalı..
Bu kadar, ismi büyük oyuncunun bir araya geldiği bir dizide senaristlerin yazdığı her şeye satır satır uyulduğunu düşünemiyorum..
Bu tarif bana Barcelona’da gördüğüm ilginç bir figürü hatırlattı.
Yabancı ülkelere Noel öncesi gidenler görmüşlerdir; mağazaların vitrinlerinde, kiliselerin girişlerinde küçük biblolardan oluşan bir “düzenleme” yapılır.
Bebek İsa’nın doğuşu, büyümesi, çarmıha gerilmesi gibi olaylar küçük bibloların da kullanıldığı “maketler” üzerinde anlatılır. İsa’nın “koyunları”, Roma askerleri, Meryem Ana, Hazreti Yusuf, Havariler ve Hıristiyan kültürüne yabancı olduğumdan tanımakta zorluk çektiğim birçok figür, bu “maketlerde” yer alır.
Barcelona’daki “düzenlemede” dikkatimi çeken şey, küçük çalılıkların arasına kondurulmuş bir köylü biblosuydu. Pantolonunu sıyırmış, çalıların dibine çökmüş ve ne yaptığını tahmin etmekte hiç zorlanmayacağınız bir köylü..
Dehşetten gözlerimin açıldığını gören bir arkadaşım bunun bir Katalan geleneği olduğunu söyledi.

Kimler yok ki?
Bu tür pantolonunu sıyırmış ve çökmüş insan figürlerine Katalanlar, “El Caganer” adını veriyorlar ve onların kültüründe bu bizdeki gibi “gözlerden uzak yapılmadığında ayıp sayılacak” bir eyleme karşılık gelmiyor.
Nitekim daha sonra birçok mağazada yüzlerce değişik “El Caganer” figürü gördük.
Başbakan, bakanlar, Papa John Paul II., Salvador Dali, futbolcu Ronaldinho, İspanya Prensesi, film yıldızları ve aklınıza gelebilecek daha bir sürü ünlünün böyle pantolonunu – eteğini sıyırıp çökmüş vaziyette “El Caganer” bibloları var..
Arkadaşım, Kilisenin ve hükümetin bu Katalan geleneğine müsamaha ettiğini, kimsenin kimseyi bu yüzden mahkemeye vermediğini de söyledi..

İplere dolaşmış kedi..
Bu yazıyı yazarken internette küçük bir araştırma yaptım ve El Caganer’ler üzerine yapılmış tam 4 bin 770 site bulunduğunu gördüm. Tarif ettiğim şeyi tam olarak gözünüzde canlandırabilmeniz için bir örneğinin fotoğrafını da bu köşeye koyuyorum.
Bütün bunlara bakıp “hoşgörü”nün bu kadarının biraz fazla olduğunu düşünebilirsiniz.
Evet, bizim kültürümüz için böyle sayılmalı sanırım..
Ama Başbakan’ı iplere dolaşmış bir kedi olarak çizen karikatürist Musa Kart’ın sırf bu nedenle 5 bin YTL tazminata mahkûm edilmesi karşısında ister istemez aklıma “El Caganer” figürleri geliyor..
İyi ki Musa, Barcelona’da fazla oyalanmamış diye düşünmeden edemiyorum..
İngiliz gazetelerindeki karikatürlerin neredeyse tümünde Başbakan Blair’in, Bush’un dizinin dibinden ayrılmayan bir “fino köpeği” olarak çizildiğini, hatta “Fino Blair”in George Michael’ın video klibinde de boy gösterdiğini hatırlayınca, Katalanlar kadar olmasa bile biraz daha hoşgörüye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.