Bu kalp seni unutur mu?
Şarkı “Aşkın mapusane, içinde ben mahkûm” diye başlıyordu. “Saçların parmaklık, gözlerin gardiyan oldu”…
Ne zaman dinlesem hayalimde yeşil gözlü bir kız canlanıyor. Sarı saçlarını bir parmaklık gibi sevgilisiyle geri kalan tüm dünya arasına koyan…
Fikret Kızılok’un gardiyanı kimdi? Bilmiyorum, zaten önemi de yok. O hayatının her döneminde kendine bir gardiyan bulmayı bilen ‘bilge adamlardan’ biriydi.
Ama bildiğim bir şey var ki o bu hapishanede olmaktan mutluydu. Ben de mutluydum, böyle bir hapishaneye düşme fırsatını bulan herkes de mutlu olurdu.
Fikret Kızılok, önceki gün sessiz sedasız kayıp giden bir yıldız gibi dünyamızdan uzaklaştı.
Gelişi de böyle olmuştu, hatırlıyorum.
O yıllar ‘Anadolu pop’unun yıllarıydı. Dinlerken burun kıvırdığımız türkülerin, Batılı enstrümanlarla çalınınca gelip bizi tam kalbimizden vurduğu yıllar…
Gitarlı, yalnız adam
İspanyol paçalı siyah pantolonlar giyen afili delikanlılar ile uzun saçlarını dümdüz bırakıp ekose mini etekler giyen genç kızların yılları.
Siyah uzun saçları gözlerinin önüne düşmüş, elinde gitarıyla bir yalnız adam. Gitarının tellerinden dökülen yumuşak nağmelere eşlik eden, kadife bir ses…
Söyle sazım, Yeter gayrı yumma gözün kör gibi, Güzel ne güzel olmuşsun..
Âşık Veysel ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı var şimdi gözümün önünde. Hafif sararmış bir fotoğraf. O yılların Hey dergisinin sayfalarında görmüş olmalıyım. Fotoğrafın sararmış olmasının nedeni Doğan Şener’in siyah beyaz fotoğrafları ‘dubleks’ renklendirme merakından mı kaynaklanıyordu, bilmiyorum. Ama eski olduğundan değil, bundan eminim.
Kadınları sevenler nesli
Sonra ‘Vurulmuşum’ geldi: Ahmed Arif’in sözleriyle: Vurulmuşum, dağların kuytu bir boğazında / Vakitlerden bir sabah namazında / Vurulmuşum, yatarım, kanlı, upuzun..
Kadınları seven erkekler neslindendi. Belki de bu yüzden hep terk edildi. Her terk ediliş bize yeni bir şarkıyı getirdi, her kavuşma yeni bestelerin habercisi oldu.
‘Bu kalp seni unutur mu?’ çaldığında uzaklarda kalmış bir aşkı hatırlamayan var mı içimizde acaba?
“Anlamı yok tüm sözlerin / Sensiz geçen gecelerin / Yaşanacak senelerin / Bu kalp seni unutur mu?”
Fikret Kızılok öldü. Bir akşam vakti… “Ben gidersem ruhum sen kal dünyada” diyordu. Bu akşam onun ruhuna bir kadeh kaldıracağım. Müzik dolabında cızırtılı bir 45’lik dönerken…