FANATİK

Köylü futbolu

Maçın hakemi “ne şiş yansın ne kebap”çı Metin Tokat olmasaydı, eminim çok farklı bir oyun izleyecektik. Aynı şekilde sonuçta ciddi olarak farklı olacaktı.

Birini yarıda Rapajc’e, ikinci yarıda ise Lazetiç’e cezaalanı içinde yapılan hareketlerin tek bir sonucu olmalıydı: Penaltı. Ancak Metin Tokat maçı berabere bitirmek için çıkmıştı ve sırtını dönüm koşmaya devam etti.

Aynı şekilde oyunu bırakıp saha içinde tekmeleşmeyi tercih eden Bülent ve Oktay’ı saha içinde tutması da aslına bakarsanız iki takıma da kötülük oldu, iyilik değil..

Mustafa Denizli’yi çağdışı bir adam adama savunmada ısrar ettiği için çok eleştirdim. Eleştiriler devam ediyor, o da bildiğini okumaya…

Oyunun genelinde Fenerbahçe daha üstündü. Ancak Denizli’nin Oktay’da uzun süre ısrar etmesi ağır hareket eden Galatasaray defansına verilmiş bir avanstı. Onlar da bu avansı biraz da karakucak yöntemlerini kullanarak iyi değerlendirdiler.

Lucescu’nun da bir çok açıdan Denizli’den farkı yoktu. Suat kenarda uzun süre otururken yardımına talih melekleri yetişti ve Bülent Korkmaz sakatlandı. Suat’ın girmesi Galatasaray’ın orta alanını daha da hareketlendirdi ve gol de zaten bu yolla geldi.

İki Avrupalı’nın maçı diyoruz ama aslına bakarsanız dün sadece iki Asyalı’nın maçını izledik; Yavan, heyecansız ve tipik bir köylü futbolu…