MİLLİYET

Bu yazıyı okumak yasak!

 Erkekler dünyasında yaygın olan bir inanış var: Gönül, kaçanı kovalar… Bu düşüncenin “kadınlar arasında” da geçerli olduğunu, İlhan Uçkan’ın yeni yayımlanan “Erkekleri Kullanma Kılavuzu” isimli kitabından öğrendim.

Uçkan şöyle yazmış: “Bir kadını kendinize âşık etmek hiç de zor bir şey değildir. Hatta formül bile verebilirim size: Biraz ilgi, biraz şefkat, birkaç ‘parça’ cömertlik, arada sırada kaçıp geri gelme, birkaç tutkulu söz ve dengesiz davranış… Bir kadını en âlâsından kendinize âşık etmenizin basit formülü bu işte..”
Bu formülde kilit cümle “arada sırada kaçıp, geri gelme”dir diye düşünüyorum.

Yasak elma…
Bir şeyi elde etmek için çaba harcama içgüdüsü bu… Aynı zamanda psikolojik bir karşı tepki: Yasak ve ulaşılmaz olana duyulan merak!
Virginia’da yıllar önce iki yaşındaki erkek çocuklar üzerine yapılmış bir araştırma da bunu doğruluyor.
Ortalama 24 aylık olan erkek çocuklar, anneleriyle birlikte özel olarak düzenlenmiş odalara alınmışlar. Dikkati dağıtacak başka hiçbir eşyanın olmadığı odalara birbiriyle eşit çekicilikte iki değişik oyuncak konulmuş.
Deney sırasında, oyuncaklardan birisi daima büyük bir plexiglass bariyerin arkasına yerleştirilmişti. Öteki oyuncak ise bariyerin önüne… Bazı odalardaki bariyerler 30 santim yüksekliğindeydi ve arkasındaki oyuncağa ulaşılmasını engellemiyordu. Bazı odalardaki bariyerlerin yüksekliği ise 60 santimdi ve arkasındaki oyuncağı almak için ciddi bir çaba harcanması gerekiyordu.
Ölçülmeye çalışılan şey şuydu: Erkek çocuklar, serbest bırakıldıklarında bu oyuncaklarla ne kadar çabuk temas edecekler?

Çekici ‘engeller’
Araştırma gerçekten ilginç bir sonuç verdi: Eğer bariyer, arkasındaki oyuncağa ulaşılmasını engellemeyecek yükseklikteyse, erkek çocuklar odadaki iki oyuncağa da aynı ilgiyi gösteriyor ve aynı süre içinde o oyuncakları ellerine alıyorlardı.
Eğer bariyer, oyuncağa ulaşılmasını engelliyorsa, çocuklar doğrudan doğruya o bariyerin arkasındaki oyuncağa yönelmişler, daha kolay ulaşılabilecek oyuncağa ilgi göstermemişlerdi. Çocuklar, bariyer arkasındaki oyuncaklara, daha kolay ulaşılacak oyuncaklara nazaran üç kere daha çok ve çabuk dokunmuşlardı…

Ulaşılmazsa güzeldir!
Psikologlar bunun “tutturma çağı” çocuklarının klasik bir tepkisi olduğunu söylüyorlar… Engellemelere karşı doğrudan doğruya bir direniş söz konusu…
Bu aynı zamanda biz yetişkin erkek ve kadınların da “yasak ve ulaşılmaz olana” daha çok merak duyduğumuzu da gösteriyor bence…

İnsanın huyu böyle…
Yasaklanmış fikirlerin, toplumda uygulanan yasağın şiddetine bağlı olarak daha çok taraftar bulmasının temellerinin de insan denilen canlının psikolojisinde aranması gerektiğini gösteriyor…
Bu açıdan bakınca siyaset yasağının Recep Tayyip Erdoğan’a olan ilgiyi neden daha çok artıracağını da görebiliyoruz… Ama bugün konumuz siyaset değil…

Hiç büyümeyen çocuklar!
İlhan Uçkan, kitabında kadınlar için en önemli konunun “zor elde edilen kadın imajı yaratmak” olduğunu da söylüyor. Bunun için sevgili olarak asla düşünmeyecekleri erkeklerin tekliflerini reddederek asıl av olarak gördükleri erkekler nezdinde “zor kadın imajı” yaratırlarmış…
Uçkan’ın kitabını okurken, yukarıda size de anlattığım Virginia deneyini hatırladım… Erkeklerin hiç büyümeyen çocuklar olduğunu kim söylemişse, doğru söylemiş diye düşündüm…