Rüştü'nün hatası ve Cordoba'nın dersi!
Pazar gecesi maçtan çıkarken aklımda bir tek şey vardı: Pancu, nasıl oldu da Rüştü’den daha fazla kurtarış yapabildi?
Sorunun Rüştü’nün kalecilik yeteneklerinde olmadığını düşünüyorum.
Bence o maçta yediği gollerle ilgili olarak Rüştü değil, Rüştü’yü bu çok özel karşılaşmaya psikolojik olarak hazırlamayı başaramayanlar suçlanmalı, illa birisini suçlamamız gerekiyorsa!
Rüştü’nün kalecilik yeteneklerinin ne olduğunu bugüne kadar oynadığı birçok maçta gördük. Şöyle düşünüyorum: Rüştü sanki pazar akşamı maçta değildi.. Yeterince konsantre olamadığı açıkça görülüyordu ve bu konsantrasyon bozukluğu aslında hiç yemeyeceği golleri yemesine yol açtı.
Fenerbahçe’de oyuncuları maça mental olarak hazırlama işi ihmal mi ediliyor diye düşündüm maçtan çıkarken.
Öte yandan Rüştü’nün de bu maçtan çıkarması gereken bazı dersler var..
İkinci Beşiktaş golünden önce Tümer serbest atış için topun başına geçtiğinde, Rüştü kale çizgisinin bir adım önündeydi. Bütün defans da altı pas üzerinde ve içinde.
Rüştü defansı penaltı noktasına çıkarsaydı, ofsayta düşmemek için Beşiktaş forveti de defansla birlikte ileri çıkmak zorunda kalacaktı. Böylece Rüştü’nün önünde topa hareketlenmek için geniş bir alan kalacak ve çok büyük olasılıkla o ikinci gol olmayacaktı.
Devre arasında Rıdvan Dilmen ile bunu tartıştık. Rüştü ayarında bir kalecinin kendisine hareket alanı yaratacak bir güvene sahip olması gerektiğini konuştuk.
Nitekim düşüncemizin doğruluğu ikinci yarıda ortaya çıktı. Cordoba adeta uygulamalı bir ders verdi bu konuda..
Tümer’in serbest atışı kullandığı yerden (ancak bu kez ters kanatta) Fenerbahçe bir serbest atış kazandı. Beşiktaş defansı altı pas çizgisinin içinde kümeleniyordu ki, Cordoba defansı penaltı noktasına kadar çıkardı. Onun ne yapmak istediğini farketmeyen defans oyuncularını da eliyle ileriye doğru zorla itti.
Ve Alex’in altı pasa doğru süzülen serbest atışını rahatça çıkıp, aldı.
Eğer Cordoba defansını ileriye doğru itmese o atıştan gol çıkma olasılığı Tümer’in atışından gol olma olasılığından daha az değildi!
Rüştü salı günkü Fanatik’te gollerde bir hatası olmadığını söylüyordu. Benim önerim kaleci antrenörü ile birlikte
bu iki pozisyonu videodan tekrar seyretmesi… Eminim hatanın nerede olduğunu o zaman daha iyi görecek!
Yöneticimiz uyuyor mu?
İnönü Stadı’nda bir gencin bıçaklanarak öldürülmesinin ardından spor sahalarında şiddetin önlenmesi için başta Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin olmak üzere herkes gerekli önlemlerin alınacağını açıklamıştı.
Alınacak önlemlerden biri de “İstanbul’daki deplasman maçlarına taraftarların toplu olarak gitmelerini önlemek” şeklindeydi.
Gördük ki aradan geçen birkaç ayda bu tamamen unutulmuş..
O gün söylenenler, alınacağı açıklanan önlemler göz boyamak için miydi diye düşünmeden edemiyorum..
Aynı yere iki kere bomba düşmez!
Pazar akşamının daha yıllarca konuşacağımız olağanüstü sonucu önemli bir gerçeği görmemizi engellemesin: Beşiktaş, pazar akşamı bu sezon Saracoğlu’na çıkan bütün takımlardan daha mahkum bir oyun oynadı..
Daum’u “bu derbiyi de kaybetti” diye eleştirenlerin görmeleri gereken bir gerçek var.
Pazar akşamı Fenerbahçe’nin her açıdan çok üstün olduğu bir oyun oynandı ve futbolun bir cilvesi maçı kazanan daha kötü oynayan takım oldu..
İşte maç istatistikleri, birinci rakamlar Fenerbahçe’ye ait, ikinciler Beşiktaş’a:
Atılan şut: 29-14. İsabetli şut: 11-6. Pas: 441-294. İsabetli pas: 342-190. İkili mücadelede top çalma: 33-29. Yaptığı faul: 12-23. Topla buluşma sayısı: 567-402. Topla oynama süresi: 22 dakika 53 saniye-14 dakika 15 saniye. Topla oynama yüzdesi: Yüzde 62-Yüzde 38.
Diyeceksiniz ki bunlar hatice, neticeye bak …
Elbette oyun futbol olunca bu söylenen doğru..
Ancak bu sayıların söylediği bir başka doğru var ki, o da Galatasaray ile Trabzon’un uykularını kaçırıyor olmalı…
Askerlikte öğretirler: “Aynı yere iki kere bomba düşmez” diye..
Saracoğlu’na ikinci kere düşer mi dersiniz?