İnönü Stadı’nda genç bir futbol seyircisinin bıçaklanarak öldürülmesinin ardından kamuoyunda ortaya çıkan tepkiyi görünce, artık Türk sporunda da bazı şeylerin değişebileceğine olan inancım artmıştı.
Başta Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin olmak üzere kamu yöneticileri olaya ciddiyetle eğilmişlerdi.
Olaydan sonraki haftalarda stadyumların girişlerinde ortaya konan güvenlik önlemleri, zaman zaman aşırıya kaçmasına rağmen kamuoyu tarafından desteklenmişti.
Milliyet ve CNN Türk, ortaklaşa bir kampanya başlatmıştı: Sporda şiddete kırmızı kart!
Sözler havada kaldı
Kulüp yöneticileri, kamu görevlileri, spor teşkilatının yöneticileri, bu kampanyaya destek vermişler ve artık spor ile şiddetin bir arada anılmayacağına söz vermişlerdi..
Geçtiğimiz çarşamba günü İstanbul Caferağa Spor Salonu’nda meydana gelen olaylar ve ardından geçen günler gösterdi ki, kamu yöneticilerimiz “sporda şiddet” denilince sadece futbol sahalarını anlıyorlar..
Fenerbahçe ile Ceyhan Belediyespor kız basketbol, takımları arasında oynanan maç bir “uluslararası karşılaşma”ydı..
Bu, FIBA Bayanlar Avrupa Kupası Güney Konferansı serisinin eleme maçıydı ve tur atlayan takım “Final Four”a kalacaktı..
Böyle bir maçın oynanacağı salondaki güvenlik önlemlerinin yetersizliği, oyunun ikinci periyodunun ilk dakikalarında ortaya çıktı..
Yine önlem alınmadı
İki takımın taraftarları “siyasi görüş ayrılıklarının da etkisiyle” birbirlerine girdiler, bıçaklar çekildi, koltuklar kırıldı, insanlar yaralandı..
Olaylarda kimsenin ölmemesi ancak “Tanrı’nın bir lütfu” olarak açıklanabilir..
Salona bıçaklı taraftarların girmesini önleyecek hiçbir önlem alınmamıştı. Salonda bulunan az sayıdaki güvenlik görevlisi, başlayan olayları önlemeye yetmemişti ve ancak daha sonra yapılan takviye ile oyunun tamamlanabilmesi sağlanabilmişti..
Olayların başlangıçta böyle gelişmesi, sıradan bir “güvenlik zafiyeti” olarak açıklanabilir..
Resmi var, kendi yok
Ancak şuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Tribünlerde kavga eden taraftarlar arasında elinde bıçak olan bir kişi vardı.
Bu kişinin fotoğrafı, Milliyet’in perşembe günkü “şehir baskılarında” birinci sayfadan yayımlandı.
Bazı gazeteler de ertesi gün bu haberi birinci sayfada büyüttüler.
Ve dün akşam saatlerine kadar eli bıçaklı spor teröristinin kim olduğu belirlenememişti!
Kim olduğu belirlenemediği için de yakalanamamıştı!
Milliyet Muhabiri Elvan Ezber’in yaptığı araştırma, bu yazı yazıldığı ana kadar olaylara karışan herhangi bir kişinin gözaltına dahi alınmadığını gösteriyor.
Böyle önemli olaylarda bugüne kadar İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü görevlendiriliyordu.
Bu kez olayı araştırmak ve failleri yakalamak görevi, her nedense Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Bürosu’na verildi..
Milliyet’in çağrısı..
Bu duruma bakıp Emniyet’in olayı küçümsediği, önemsemediği sonucunu mu çıkarmalıyız?
Başbakan Yardımcısı’nın bu konuda söylediklerinin üzerinden bir ay ya geçti, ya geçmedi..
Sorunu çözmek zorunda olanların neler söyledikleri de hâlâ herkesin aklında..
Bütün bunların mürekkebi kurumadan, bir spor sahasında bıçaklı insanlar tribünlere girebiliyor, kavga çıkarıyor, insanlar yaralanıyor.. Ve ortada yakalanabilen hiçbir suçlu yok!
Böyle bir ülkede spor sahalarında şiddetin önlenebileceğine inanabiliyor musunuz?
Milliyet olarak ilgili bakanı, kamu yöneticilerini, kulüp ve spor yöneticilerini her şeyden önce samimi davranmaya çağırıyoruz:
Ya çıkın, “Bizim olayları önlemeye gücümüz yetmez, çocuklarınızı maça filan göndermeyin” deyin ve masum insanların zarar görmesinin önüne geçin!
Ya da işgal ettiğiniz makamların sizlere verdiği sorumluluğun, yetkilerin hakkını verin!
Hiçbirini yapamıyorsanız da istifa edin!