Tepkilerinin esiri olmuş bir seçmen
Resmen açıklanmamış bir seçim araştırmasının sonuçları, iki gündür “siyaset geyiği” yapmayı sevenlerin en gözde konusu oldu. Dedikodulara bakılırsa araştırmanın birinci partisi yine AKP. Yüzde 30’luk bir oy oranına ulaşabileceği öngörülüyor.
Bu sonuçta yadırganacak bir yön yok. Merkezdeki ANAP ve daha sağdaki MHP’nin hızla erimesi ve yeni seçmenlerin bir çekim merkezi olarak görünen AKP’ye yönelmesi bu sonucu doğurabilir.
AKP ve CHP’de ilerleme var
İkinci parti olarak yüzde 19 ile CHP görünüyor.
Ağustos ayında yapılan bir başka araştırmada AKP’nin yüzde 24.6, CHP’nin yüzde 14.3 oy oranına ulaşabileceği hesaplanmıştı. Demek ki aradan geçen yaklaşık bir aylık sürede iki partide de bir ilerleme olmuş. Ancak tekrar belirteyim ki iki ayrı araştırmanın sonuçları bunlar. Yöntemi değilse de örneklemi farklı iki araştırma…
Elbette bu sonuçlara Tayyip Erdoğan’ın seçim dışı kalmasının bir etki yapmış olması mümkün değil. Böyle bir etki varsa bunu ancak bundan sonraki araştırmalarda görmek mümkün olacak.
İki partili koalisyon
Aynı araştırmaya göre DYP yüzde 11 ile barajı geçebilen üçüncü ve son parti olarak görünüyor. Araştırmanın hata payı dikkate alındığında DEHAP ve GP’nin de barajı geçme olasılıklarının olduğunu söyleyebiliriz.
Seçim sisteminin nasıl çalıştığını iyi bilenler bu tablodan yine de AKP’nin tek başına iktidar sağlayabilecek bir çoğunluk çıkaramayacağını söylüyorlar. Eğer böyleyse önümüzdeki dönemde de bir koalisyon hükümeti işbaşına gelecek. Ama bu kez iki partinin kurabileceği bir koalisyondan söz ediyorum.
Araştırmanın sonucu, seçim erteleme lobisi olarak faaliyet gösteren üç partinin ANAP, YTP ve SP olmasında şaşılacak bir şey olmadığını da ortaya koyuyor.
Bu üç partinin de artık barajı hiçbir şekilde geçemeyecekleri ortaya çıkmış durumda.
Cezasız kalmıyor
Bundan önceki seçimde, seçmenlerin hangi davranışlarla oy verdiğine ilişkin bir araştırma 5 Mayıs 1999’da Milliyet’te yayımlandı. Prof. Dr. Yılmaz Esmer yönetimindeki araştırmada seçmenlerin yüzde 32’si yolsuzluklardan bıktığını, dürüstlük istediğini söylüyordu.
Adları sık sık yolsuzluklarla gündeme gelmiş siyasetçilerin, aleyhlerinde bir mahkeme kararı olmamasına rağmen bunun cezasını çekeceklerini söylemek bir kehanet olmaz…
Bitmeyen kavganın bedeli
Öte yandan 1999’da oy kullananların yüzde 27’si de kavgacı liderlerden hoşlanmadığını oyunu buna göre kullandığını söylemişti. Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller arasındaki bitmek bilmez kan davasının ANAP’ın erimesinde, DYP’nin de muhalefette kalmasına rağmen bir türlü ilerleme sağlayamamış olmasında etken olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde CHP’nin de AKP’deki bu ilerlemeye ve Derviş faktörüne rağmen hâlâ yüzde 20’ler civarında kalmasının nedeninin Deniz Baykal’ın geçmişte sergilediği tavırlarla ilgili olduğu kanısındayım.
‘Tepki’ye esir seçmenler…
Ve son iğneyi de seçmenler olarak kendimize batırmalıyız. 1999 seçimlerinde oy verenlerin sadece yüzde 8’i “güvenilirlik ve tecrübe”ye oy verdiklerini söylüyorlardı.
Öyle görünüyor ki bu seçimde de oy verme eğilimlerimizi yine bu belirleyecek. İşi bileni değil, daha az kızdığımızı seçeceğiz. “Tepki”ye esir olmuş bir seçmenden ise akıl ve mantıkla davranmasını beklemek mümkün değil elbette… Araştırmanın sonuçları, bu seçimde de bizi bir kez daha tepkilerimizin yöneteceğini gösteriyor…