Türkiye'nin 'akılcı' bir kampanyayla tanıtılması şart
Mısır’ın önemli turizm merkezi Luxor’da yapılan bir terör eylemi, 60 turistin yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı. Bu korkunç olay eminim birçoğumuzun hafızasında tazeliğini koruyor.
Bu terör eyleminin doğal sonucu Mısır’ın çok önemli turizm gelirlerinde ani ve radikal bir düşüşe yol açtı. Zaten teröristlerin amacı da buydu. Mısır’ın önemli bir yaşam kaynağını kurutarak ülkeyi bir iç karışıklığa sürüklemek..
Olayı izleyen süreçte Mısırlı bir grup işadamı, uluslararası kriz yönetimi deneyimi olan iletişim şirketlerini görevlendirerek, kaybolan turizm gelirinin yeniden kazanılmasına yönelik bir strateji geliştirdi.
Amaç öncelikle Mısır için önemli bir turist kaynağı olan Fransa’da, Mısır’ın aslında güvenli ve görülmeye değer bir ülke olduğu fikrini yaymaktı.
Bu temel stratejiyi uygulamak için Fransa kamuoyunda yakından tanınan, Fransa Cumhurbaşkanı’nın eski güvenlik şefi, kampanya sözcüsü seçildi ve sözcünün tarafsız bir değerlendirme yapması istendi. Yapılan bu değerlendirme, uluslararası medya kanalları kullanılarak dünya kamuoyuna ulaştırıldı.
Mısır’ın yaptığı
Kampanyanın ikinci evresinde ise Chiristian Jacq isimli bir yazarla anlaşma yapıldı. Jacq’ın yazdığı bir dizi kitap, dünya dillerine (bu arada Türkçeye de) çevrildi.. Kitaplar beklenenin üzerinde bir ilgi ile karşılaştı. Eski Mısır uygarlığına, firavunlara ve onların yaşamlarını sürdürdüğü eski kentlere, tapınaklara, piramitlere kısacası eski Mısır uygarlığının tümüne duyulan ilgi artırıldı.
Jacq’ın bu başarısını ve kitaplara yönelik bu ilgiyi gören başka yayınevleri, başka yazarlara da benzer kitaplar ısmarlayıp bastılar.. Türkiye’de de bu kitaplar sayısız baskı yaptı. Türkiye, Mısır turizmi için önemli bir hedef olmamasına rağmen, kitaplar Fransa’da yarattığına benzer bir etkiyi burada da yarattı.. Son bayramda talihsiz bir kazayla da ortaya çıktığı gibi Mısır, genellikle Avrupa’ya giden ve artık bu ülkelerden sıkılan Türk turistler için ilgi çekici bir turizm merkezi haline geldi..
Terörün zararına karşı
Önce Irak Savaşı ve sonra da İstanbul’da gerçekleştirilen terör saldırılarının Türk turizmi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını biliyoruz. Özellikle bu kış ayları için planlanan birçok uluslararası toplantı iptal edildi. UEFA gibi ne yaptığının farkında olmayan uluslararası bir kuruluşun sorumsuz kararı, birçok kişinin kafasında İstanbul ile Tel Aviv’i neredeyse aynı kefeye koydu..
Eğer, Mısır’ın yaptığı gibi bir uluslararası tanıtım stratejisi geliştiremezsek, önümüzdeki sezonlarda terörün yıkıcı etkisini daha çok hissedeceğiz.
İsraftan ibaret
Türkiye uluslararası tanıtıma yılda yaklaşık 200 milyon dolar civarında bir bütçe harcıyor. Bir bölümü devlet tarafından, bir bölümü de özel sektör sponsorluk fonlarından karşılanan dev bir bütçe..
Değişik ülkelerin kentlerine asılan afişler, kime nasıl dağıtıldığını hiçbir zaman anlayamadığım broşürler ve bazı yabancı kanallarda gösterilen tanıtım filmlerinden ibaret, tutarlı bir bütünlüğe sahip olmayan, başı sonu belirsiz bir kampanya..
Kampanyanın bu şekilde sürdürülmesinin aslına bakarsanız sadece israftan ibaret olduğunu düşünüyorum.
İşbirliği gerekli
Türk Tanıtım Konseyi adını taşıyan sivil toplum girişimi bu israfa bir son vermek, Türkiye’nin tanıtımını akılcı bir strateji çerçevesinde gelişmiş, bütünlüğü olan bir kampanyayı yaşama geçirmek amacıyla kuruldu. Saygın ve tanıtım alanında deneyimli kişilerin içinde bulundukları sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek oluşturdukları bir platform bu..
Şimdi top hükümette.. Bu sivil inisiyatifin kendisinden beklenen sonucu sağlayabilmesi, hükümetin de bu girişimle yakın bir işbirliği içine girmesiyle mümkün..