Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

300 bin kardeşimiz daha var

Posta’nın yazıişleri toplantısı, diğer gazetelerin yazıişleri toplantılarından biraz daha farklıdır. Günlük rutin ha­berler üzerine toplantıdaki herkes fikrini söyler.

Olayın nasıl yansıtılması, hangi bakış açısına oturtulması üzerine konuşulur. Bu, aşağı yukarı her gazetede benzeri şekilde cereyan eder.

Büyük ölçüde teknik bir iş olduğu ve Posta’da çalışan her­kes de işinin ehli olduğu için fazla vaktimizi almaz.

Biz toplantıyı esas olarak günlük yaşam üzerine konuşarak tamamlarız.

Karşılaştığımız günlük sıradan olayları birbirimize anlatır, onlar üzerine konuşarak Türk halkının, tarihin bu döneminde ne yaptığını, ne istediğini anlamaya çalışırız.

Hedefimiz topluma hakim olan genel eğilimi herkesten önce yakalamaktır. Bunların ipuçlarını da o sohbetlerde bulu­ruz. Bu yüzden Posta bir çok olayı diğer gazetelerden önce sezer ve okuyucularına yansıtır. Posta’yı, Posta yapan, en önemli farklılık budur.

İşte böyle toplantılardan birinde, Rifat Ababay, çocukların kola açma halkaları topladıklarını, halkaların sayısının belirli bir rakama ulaşması halinde de bir tekerlekli sandalyenin ihti­yaç sahibi bir kişiye verileceğini anlattı.

Çabalar ödülsüz kalmasın
Tabii hiç birimiz inanmadık. Böyle durumlarda hep olduğu gibi, ilgili yerlere telefonlar edildi ve işin aslının, astarının olmadığı anlaşıldı.

Kendi çocuklarının da halka toplama işi için nasıl canla başla çalıştıklarına şahit olan Rifat, konuyu bir dizi yazı halin­de köşesine aktardı.

Bir tek amacı vardı: Binlerce çocuğun bu çabası ödülsüz kalmasın, ihtiyaç sahibi olanların hiç olmazsa bir bölümüne tekerlekli sandalye verilebilsin.

Kolacılar bu işte kulaklarının üstüne yatmayı tercih ettiler. Toplumdan kaynaklanan bu talebi görmezden geldiler.

Başarılı örnekler var
Oysa yapacakları iş çok basitti. Satılan her bir kutu kola başına belirli bir miktarı (elbette bu miktarı kendileri sap­tayacaktı, hatta bunu fiyata bile ekleyebilirlerdi) muhtaç sa­katlar yararına kullanacaklarını açıklayacaklardı.

Türkiye’de bunun başarılı bir örneği de vardı. Vivident çik­letlerini üreten şirket Perfetti, sattığı her çiklet başına belirli bir rakamı lösemili çocuklara yardım için oluşturulan fona aktarıyordu. Benzerini kolacılar da yapabilirlerdi, ama yapmadılar.

Sonradan bu konu kolacılarla Rifat arasında bitmek tüken­mek bilmeyen bir yazışmalar ve açıklamalar trafiğine dönüştü.

Derken 8 Şubat günü Milliyet Haber Ajansı’nın Antal­ya’dan geçtiği bir fotoğraf hepimizin duygularını alt üst etti.

3 yaşındayken geçirdiği bir hastalık sonucu yürüme yete­neğini kaybeden 14 yaşındaki Suzan’ın yürek yakan fotoğraf­larıydı bunlar.

Suzan, elleri üzerinde hareket ederek geldiği okulunda çok başarılıydı. Ailesi tekerlekli sandalye alabilecek durumda de­ğildi. Suzancığın ise tek isteği, tahtaya kalkabilmekti, ama bunu da ellerinin üzerinde başarabilmesine imkan yoktu.

Haber Posta’da 9 Şubat günü yayınlandı. Birden Posta’nın telefonları durmak bilmeden çalmaya başlamıştı. Posta okuyucuları, Suzan’a nasıl yardım edebileceklerini soruyorlardı. Suzan, üç-dört gün sonra yardımsever bir okuyucumuz aracı­lığıyla çok istediği sandalyesine kavuştu. Artık o da arkadaşla­rı gibi tahtaya kalkıp, elinde tebeşir ders anlatabiliyordu.

Posta okuyucularının bu muhteşem ilgisi, kolacılarla boğu­şan Rifat’a bir kampanya açma ilhamı verdi.
Yazıişlerinde konuştuk ve kampanyaya başladık.

Kampanyamıza kısa sürede 500 tane sandalye bağışlandı. Ünlü iş adamları, büyük spor kulüplerimizin yönetim kurulla­rı, bankalar ve Posta okuyucuları, Türkiye tarihinin bu en an­lamlı kampanyasına bağışta bulunmak için çırpındılar.

Sıra ikinci aşamada
Kampanyanın birinci aşaması bu 500 sandalyenin cumar­tesi günü dağıtılmasıyla sonuçlandı.

Ama daha işimiz bitmedi.

Türkiye’de yardıma muhtaç, tekerlekli sandalyeye ulaşmayı hayal dahi edemeyen 300 bin kardeşimiz yaşıyor.

Posta’nın okuyucularının çabaları, elbette üç yüz bin karde­şimizin de sandalye sahibi olmasını sağlamaya yetmeyecek.

Ama bu küçük kıvılcımın zamanla büyüyüp, bir yangın gibi ortalığı saracağına inanıyorum!

Posta, okuyucularına bu kampanyada gösterdikleri feda­karlıklar için teşekkür ediyor.

Sıra kampanyamızın ikinci aşamasında. Şimdiki hedefimiz bin kişiye daha sandalye verebilmek. Bunu da sizlerden aldı­ğımız güçle başaracağız.