POSTA

Yavuz hırsız

Bir ülkede demokrasinin gelişmesinin en önemli koşullarından birisinin özgür basın faaliyeti olduğuna inanıyorum.

Özgür bir basının olmadığı ülkelerde ne demokratik kurumların denetlenebilmesine imkan var, ne de toplumun demokratik geleneklerinin geliştirilip, olgunlaşmasına..

Ancak “özgür basın”ın bu fonksiyonu yerine getirebilmesi saygınlığını ve inanırlığını koruması ile mümkün.

İnsanların güvenilir bulmadıkları hatta ülkenin mevcut düzenin bir parçası gibi gördükleri bir basına inanmaları söz konusu bile değil.

Haberlerine, yazdıklarına inanılmayan bir basının da siyasetçileri denetlemek, demokratik kurumların gelişmesine katkıda bulunmak gibi görevleri yerine getirebilmesine imkan yok.

Türk basınının imajı

Türk basını olmasaydı, ne İSKİ skandalı ortaya çıkabilirdi ne de Civan’ın pislikleri ortaya dökülebilirdi. Gazetelerimiz, dergilerimiz ve televizyonlarımız bu açıdan çok parlak hizmete imzalarını attılar. Onlara tüm ülke adına şükran borçluyuz.

Ancak, bütün bu yüz ağartıcı örneklerin yanında ne yazık ki küçük hesaplar uğruna bütün bir basını lekeleyenler de aramızda mevcut.

Posta olarak onlarla mücadeleyi bir görev biliyoruz.

Bu ülkede namuslu insanların da en az namussuzlar kadar cesaret sahibi olabileceklerini ve uğursuzların üzerine gidildiği zaman toplumun temizlenip aydınlığa çıkartılabildiğini de kanıtlamaya kararlıyız.

Promosyon rezaleti

Türk basını, okuma-yazma oranının düşük olduğu bir ülkede görev yapıyor. Bunun yanısıra halkın önemli bir bölümünün dar gelirli olması da gazete ve dergilerin önüne ciddi bir satış sorunu çıkarıyor.

Bu engeli aşmanın yollarından birisi promosyon. Gazeteler sayesinde bütün milyonlarca ailenin evinde dünyanın parası verilse alınamayacak kalite ve içerikte ansiklopedi var. Genç kuşakların yetişmesinde önemli rol oynayacak bu ansiklopediler için Türkiye, o ansiklopedileri dağıtan tüm gazetelere teşekkür borçlu.

Ancak ne yazık ki içimizde işin suyunu çıkaranlar var.

Üç-beş bin fazla satış uğruna basının güvenirliğini ve topluma yaptığı tüm hizmetleri tehlikeye atacak karanlık hesaplar içinde olanlar var.

Bunlardan bir tanesi de Sabah’ın küçük kardeşi Takvim gazetesi.

Posta’nın yayın hayatına girmesiyle birlikte hızla tiraj kaybeden Sabah düşen tirajını geri alabilmek için bir yandan işi tuhafiyeciliğe döken bir promosyon kampanyası düzenlerken diğer yandan da küçük kardeşi Takvim ile promosyon sahtekarlıklarına girişti.

Takvim gazetesi 101 otomobil vereceğiz diye ortaya çıkıp, boş aç kazan biletleriyle milleti kandırdı. Yaptıkları bu sahtekarlık Posta tarafından suçüstü yakalanınca bu sefer işi bisiklet kampanyasına döktü. Ama onda da aynı sahtekarlığı yapıyorlar. Okuyucularına boş aç-kazan biletleri dağıtıp, ikramiyelerin üstüne yatıyorlar.

Posta, yasal olarak bu soyguna dur demesi gereken Milli Piyango İdaresi’ni ve Maliye Bakanı’nı göreve çağırdı. Kanıtlarını ortaya döktü. Ama ne yazık ki bu görevliler kanunun kendilerine açıkça verdiği sorumluluğu yerine getiremediler, yerine getirmekten korktular.

Sorulara cevap verin

Posta olarak aşağıdaki soruları bir kez daha soruyoruz. Bu işin peşini bırakacağımızı sanmasınlar. İşte sorular.. Hık mık edeceğinize bunlara cevap verin.

1. Takvim gazetesi dağıtacağını ilan ettiği 101 otomobilden kaç tanesini okuyucularına dağıttı?
2. Otomobillerle birlikte dağıtacağınızı söylediğiniz binlerce hediyeden kaç tanesini dağıttınız?
3. 5000 bisiklet kampanyasındaki biletlerde neden güvenlik numarası yoktu?
4. Güvenlik numaralarını Posta’nın bu konudaki yayınından sonra mı koymaya başladınız?
5. Yasal zorunluluk olduğu halde bisiklet kampanyasının kaç gün süreceğini neden gazetenizde ve reklamlarınızda açıklamıyorsunuz?
6. Niyetiniz bu beş bin bisiklet ile milleti yıllarca oyalamak mı?
7. Verdim dediğiniz bisikletleri okuyucular hala alamamışlar. Teslimat neden geciktiriliyor?
8. Neden size sorduğumuz sorulara cevap vermek yerine bize küfür ediyorsunuz? Yoksa bu sorulara verecek cevabınız yok mu?

Posta olarak bu sorulara verecek cevabınız olmadığını biliyoruz. Posta’nın iyi haber alan kaynakları otomobillerin ve bisikletlerin üzerine yatma planlarınızı ortaya çıkardığı için panik halindesiniz.

Üstelik büyük ağabeyiniz Sabah sizi gözden çıkardı. Şimdi bu kötü imajınız yüzünden yeni bir gazete ile şanslarını denemeyi düşünüyorlarmış. Kendinizi bu duruma düşmekten kurtarmanızın tek yönü dürüst gazetecilik ilkelerine dönmektir.

Bizi küfürle, sataşmayla yıldıramazsınız. Türk milletini kandırmanıza izin vermeyeceğiz. Bunun için de sonuna kadar mücadele etmeye kararlıyız.

Vereceğiz deyip vermediğiniz hediyeleri Mehmetçikle Elele kampanyasına bağışlamadığınız sürecek yakanızı bırakmayacağız, haberiniz olsun!