Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kalbim Bosna'da kaldı

Sezen Aksu’nun “Kalbim Ege’de kaldı” şarkısını hatırlıyorsunuzdur. Hani şu, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Ege kentlerinde barınamayıp, mağlup Yunan ordusunun peşinde Yunanistan’a göçen Anadolu rumlarını anlattığı şarkıyı..

Türk aydınları yıllarca Ege’yi terkedip, “anayurt”larına dönen rumların ardından ağıt yakmayı marifet sandılar.

Hiçbir zaman onları buradan gitmeye zorlayan sebebin, “muzaffer Yunan ordusunun gölgesindeki azgınlıkları” olduğunu görmek istemediler.

İşgal yıllarında rahat durmuş olsalardı, hiçbirinin kaçmasına gerek kalmayacağını düşünemediler.
Rakı içerken, gidenlerin arkasından ağıt yakmayı marifet zannettiler.

Bu yüzden Sezen’in o şarkısını hiçbir zaman sevemedim. Ne zaman radyoda çalındığını duysam aklıma atalarının topraklarını bırakıp Manastır’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan dedem geldi.

Ne zaman o şarkıyı duysam, kucağında yeni doğmuş babam, eteklerinde üç yaşındaki amcamla Yunan’ın önünden Uşak’a kaçıp akraba yanına sığınan rahmetli babaannemi hatırlarım.

Ne zaman o şarkıyı duysam, 5 Eylül günlerinde neşe içinde havaya ateş açan ama sayıları her geçen yıl biraz daha azalan Salihlili gazileri görür gibi olurum.

İçimden şarkıyı tersyüz edip söylemek gelir: Kalbim Manastırda kaldı, Kosova’da, Mostar’da, Saraybosna’da..

Dün ajanslar ve gazeteler Amerika’nın Daytona kentindeki barış görüşmelerinin sonuçlandığını yazdılar.

Posta’nın taa aylar önce söylediklerinin çok uluslu bir anlaşmayla tescil edilmiş olmasından mesleki bir haz duyamadım.

Kalbimin derinliklerinde bir acı hissettim.

Saraybosna’nın, bizim Bosna’nın, verilen binlerce ölüye, sakat kalan binlerce insana rağmen kurtulamadığına yandım.

Barış anlaşması ile 1992 yılında kurulan ve Birleşmiş Milletler’in tanınmış eşit bir üyesi olarak kabul edilen Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin mezarına son kürek toprak da atılmış oldu.

Bosna-Hersek nüfusunun yüzde 70’ini oluşturan Boşnak ve Hırvatlara toprakların ancak yüzde 51’i kaldı.

Geri kalanları Sırp kasapların istediği gibi Bosna’lı Sırplar’a bırakıldı.

Geride kalan zavallı Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin yakında bir tek lokma halinde Hırvatistan’ın ağzının içine düşmesi de benim için sürpriz olmayacak.

Tek tesellim, artık Bosna’da kan akmasının durması.

Artık, Boşnak çocukların sarı saçları, pıhtılaşmış kanla birbirine yapışmayacak.

Artık Boşnak kadınları, iğrenç Sırp tecavüzlerinin utançlarıyla başlan önde yaşamak zorunda kalmayacaklar.

Bütün dünyanın gözü önünde işlenen bunca cinayetten, bunca insanlık suçundan sonra Bosna-Hersek’in layık görüldüğü barış anlaşması bir utanç abidesi olarak dünya durdukça hatırlanacak.
Kalbim Bosna’da kaldı… Bugün artık daha fazla bir şey yazmak içimden hiç ama hiç gelmiyor!

Mülkiye Şeref kitabı
Mülkiyeliler Birliği bir süredir Mülkiye Şeref kitabı isimli bir çalışmayı sürdürüyor. Amaç, 1968-1995 yılları arasında Mülkiye’den mezun olan 11 bin 331 kişiyi kapsayan yeni şeref kitabının hazırlanması. Bunun yanısıra 1860-1967 yıllarını kapsayan eski şeref kitabının da güncelleştirilmesi hedefleniyor. Vali Koraltay Nitas başkanlığındaki bir komite bunun için harıl harıl çalışıyor. Şu anda mezunların yüzde 44’üne ulaşılmış bulunuyor. Eğer Mülkiye mezunu iseniz, Şeref Kitabı Komitesi size herhangi bir nedenle henüz ulaşamamışsa Mülkiyeliler Birliği’ni aramalısınız. İşte Birlik’in telefonları: 0-312-425 76 35, Fax: 0-312-425 15 78.