POSTA

Milletvekilleri seçim istemiyor

Sizlerin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Ama bir süredir hem Tansu Çiller’de, hem de Mesut Yılmaz’da belirgin bir yumuşama seziliyor. Posta’nın bugünkü manşeti bu “yumuşama görüntüsü”nün altında yatan gerçeği işaret ediyor.

Seçimlerden hemen sonra ANAP ile DYP arasında kilitlenmiş gibi görünen işbirliği ihtimallerinin, son günlerde liderlerin gazetelere yansıyan demeçleriyle birlikte yeniden “ısıtılması” dikkat çekici.

Başbakan Tansu Çiller uzun süredir hiç görünmediği kadar “sorumlu bir devlet adamı” görüntüsü vermeye gayret ediyor.

İlk günlerde “en çok milletvekili ben çıkardım” havasındaki Çiller, şimdi “Seçmen ikimize de yetki vermedi. Bu şartlarda ikimiz bir araya gelsek de hükümet kuramıyoruz. Onun için önce demokratik kuralların işlemesi lazımdır” diyor.

Başbakanlık konusundaki iddialarını bir kenara bırakıyormuş gibi görünerek “kimse kimseye ön şart ileri sürmemelidir” diyebiliyor.

Daha önce Yılmaz’ı “ya seçime gidelim, ya da Refah’la hükümet kur” diye sıkıştıracağı izlenimini veren Çiller, bu görüşünden çark etmiş görünüyor.

Ya Mesut Yılmaz? Onun da ağzından bal damlıyor.

Dün Alpaslan Türkeş ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamalar son derece iyimser.

Sözlerinin seçimindeki özen Çiller’i kırmama, yaralamama hedefine yönelik.

İki liderin birden böylesine değişmesinin ardında yatan neden daha rozetlerini bile dün takmış milletvekillerinin yeni bir seçime gidilmesi kabusundan kaynaklanıyor.

Şu anda milletvekilliği sıfatını kazanan 550 siyasetçi için en son istenilecek şey yeni bir genel seçim stresini daha yaşamak.

İçlerinden bir çoğu böyle bir seçim durumunda bir daha meclise giremeyebileceklerini çok iyi biliyorlar.

Yoğun ve yıpratıcı bir kampanyanın getirdiği mali külfetleri bir kez daha göze alabilmelerine imkan yok,

Onun için tek istedikleri şey bir an önce güvenoyu alabilecek bir hükümetin kurularak uzunca bir süre için seçim ihtimalinin temelli ortadan kalkmasından başka bir şey değil.

Bu nedenle de birbirleriyle uzlaşmakta nazlanan liderlerine baskı yapıyorlar.

Dört yıl süreyle Meclis’teki kalabalıklarına dayanarak politika yapacak parti liderlerinin tabanlarından gelen bu sese kulak vermemeleri çok zor.

Milletvekillerinin bu taleplerine kulaklarını tıkayacak parti liderlerinin, Meclis gruplarında istifalar gibi tatsızlıklarla karşılaşmaları sürpriz olmayacak.

Öte yandan milletvekillerinin “seçim korkusu” liderlerin de kolaylıkla kullanabilecekleri bir silah aynı zamanda.

Hükümet kurulamazsa erken seçim olur silahını kullanacak olan parti liderleri, kafalarındaki hükümet modellerini kendi guruplarına kolaylıkla kabul ettirebilirler.

Bugün ortalıkta dolaşıp “Refah’la koalisyon olursa istifa ederiz” diye atıp tutan bir kısım milletvekilinin dirençlerini kırabilecek en önemli silah olacak erken seçim tehdidi.

Henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanmış, milletvekilleri yemiş etmiş değiller.

Yemin töreninden sonra siyaset büyük ölçüde kapalı kapıların ardından Meclis’in koridorlarına taşınacak.

Bu noktadan sonra da milletvekillerinin parti yöneticileri üzerindeki etkileri daha da iyi anlaşılacak.

Bu nedenle, kendinizi, şimdiden hayal bile edemeyeceğiniz hükümet formüllerine alıştırmanızı öneriyorum.