Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ya şundadır, ya bunda! (Kararsızlar için rehber-5)

Dün sabah Posta’nın haber top­lantısında yazıişlerindeki arka­daşlarla seçim toto oynadık.

Bu iddianın ucunda hep birlik­te yenilecek güzel bir akşam yemeği de olduğu için hepimiz bu totoyu biraz cid­diye aldık. Bu nedenle bizim totomuzda, okuyucu totosundan farklı olarak, parti­lerin alabileceği oy yüzdelerini de doğru tahmin etmek gerekiyor.

Bir köşe yazarının ne düşünüyorsa ve neyi doğru biliyorsa, onu hiç çekin­meden okuyucuları ile paylaşması ge­rektiğine inanıyorum.

Yazılarımı okuyan, görüşlerime de­ğer veren okuyucularımdan bu fikrimi saklamanın dürüstlük olmayacağını dü­şünüyorum. Bu nedenle tahminimi siz­lerle paylaşmak istedim.

Benim bir kağıda yazıp, altını da imzalayarak Rifat Ababay’a teslim etti­ğim tahminim şöyle:
ANAP: Yüzde 22, Refah: Yüzde 21, DYP: Yüzde 19, DSP: Yüzde 14, CHP: Yüzde 11, MHP: Yüzde 6, Di­ğerleri: Yüzde 7.

Bu tahmini yaparken dayandığım temel varsayımlar ise şunlar:

Türkiye’de kim ne derse desin, kim ne yaparsa yapsın kendisini “solcu” olarak tanımlayanların toplamının yüz­de 25’ler civarında olduğunu tahmin ediyorum. Aynı şekilde merkez sağdaki partilerin toplam gücünün de yüzde 40’lar civarında gerçekleşebileceğini öngörüyorum.

Bakalım tahminlerim ne kadar doğ­ru çıkacak? Seçimden sonra sonucu hep birlikte görürüz.

Sabah Grubu yayınlarından Aktüel, bu haftaki sayısında beş değişik seçim anketi yayınladı.

Aktüel’ciler bunu “bir yasağı tam gö­beğinden delmek” olarak sunuyorlar. Bugün Posta’nın manşetinde de yer alan Aktüel’in bu haberi üzerine biraz düşünmek gerekiyor.

Aktüel’in yayınladığı beş ayrı anketin dört tanesinde Refah, bir tanesin­de ise ANAP önde görünüyor.

Bu zaten bir süredir siyasi çevreler­de kulaktan kulağa aktarılan ve fısıltı gazetesi sayesinde de toplumun nere­deyse her kesimine ulaşan bir bilginin tekrarı anlamına geliyor.

Ama anketlerin ortaya koyduğu bir diğer sonuç var ki, o gerçekten ilginç: DYP dördüncü parti.

İşin ilginç yanı Aktüel’e göre, Baş­bakan Çiller’in anketinden de benzer bir sonuç çıkması.

Demek ki Başbakan, televizyon açık oturumunda söylediği “ANAP barajı bi­le geçemeyecek” sözünü biraz destek­siz sarfetmiş.

Yalnız bu anketlerin tümünün televizyon açık oturumlarından önce yapıl­dığını ihmal etmemek de gerekiyor.

Öte yandan unutmamak gerekir ki her anketin güvenilirliği, o anketin kendi özel koşullarında aranmalı.

Anketi yapan kuruluşun ciddiyeti, tarafsızlığı, kullandığı örneklemin doğ­ru seçilmiş olması gibi birçok etken, bir anketin doğruluğunu etkileyebilir.

Bu nedenle her anket gibi bu anket­lere de biraz ihtiyatla yaklaşmanın ya­rarlı olacağını düşünüyorum.

Ancak, anketlerin, onu yapan kuru­luşların ticari itibarlarını da belirleyen bir yönü var. Bu durum o kuruluşun ti­cari ilişkilerini yakından ilgilendiriyor. Bu nedenle her kuruluş kendi anketini olabildiğince titizlik göstererek hazırla­maya çalışıyor. Bunu da akılda tutmak gerek.

Bu köşede bir süredir kararsız vatan­daşlar için (aralarında kendim de varım) rehber görevi yapacak yazılar yazıyorum.

Bu dizinin en başında da açıkladı­ğım gibi benim görüşlerim Refah Partisi’ne karşı olmaktan kaynağını alıyor.

Refah Partisine karşı olmamın bir kaç sebebi var.

Birincisi, Refah’ın Türk halkını “inananlar-laikler” diye ikiye bölmesidir. Bu toplumda yaşayan insanların müslümanlığı öğrenmek ve müslümanlığın gereklerini yapmak konusunda Refah­çılardan öğrenebileceği birşeyleri olma­dığına inanıyorum.

Bunun için Refah’ın kendi “arapçı” çizgisine benzemeyen herkesi “müslüman değilmiş gibi” gösteren bir tavır içine girerek, toplumu ikiye bölmesini şiddetle eleştiriyorum.

İkicisi ise RP’nin hayalci ekonomik görüşlerinin Türkiye için bir felaketle sonuçlanacak bir macera olacağına inanıyorum. Bu nedenle de bu seçim­lerde kendi şahsi hedefimi “Refah’ın kazanamaması” olarak alıyorum.

Belediye seçimlerinde yaşananlar, RP’nin, yüzde 20’lik bir oyla belediye­leri ele geçirebileceğini ortaya koydu. Aynı durumun bu seçimlerde yaşanmaması için, aslında siyasi olarak birbirine son derece yakın duran ANAP ve DYP ile, CHP ve DSP’nin birleşmeleri gerek. Bu partiler liderleri­nin kişisel hırsları yüzünden birleşmeyi gerçekleştiremiyorlar.

O zaman görev seçmene düşüyor. Bu birleşme seçim sandığında seçmen tarafından gerçekleştirilecek.

Ben kararsızlara, kendilerine en ya­kın buldukları siyasi çizginin büyük par­tisini desteklemelerini, küçük olanını ise tasfiye etmelerini öneriyorum.

Bu aşamada yapılabilecek en doğru şeyin bu olduğuna inanıyorum.