Yaman Bey'in hanımı işini bilir
Bugünkü Posta’nın manşeti, Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlıkları ile Eximbank’tan sorumlu Devlet Bakanı Yaman Törüner’in eşinin yeni iş girişimi ile ilgili.
İlk bakışta olayda bir gariplik görünmüyor.
Daha önce Merkez Bankası’nda da çalışmış bir hanım, bir başka hanım arkadaşı ile birlikte bir “danışmanlık” şirketi kurmuşlar.
Şirketin faaliyet alanları ticari ve sınai yatırımlar ve dış ticaretle ilgili danışmanlıklar yapmak olarak belirlenmiş.
Her Türk vatandaşı gibi, onların da kendi yetenek ve eğitimlerine uygun bir iş kurmaya, çalışmaya hakları var.
Onlardan evlerinde oturup, kocalarının işten dönmesini beklemelerini istemeye kimsenin hakkı yok.
Olayı ilginç ve tartışılır kılan şey, şirketin kurucularından birisi olan Alev Törüner’in eşinin, şirketin faaliyet alanlarındaki konulardan sorumlu devlet bakanlığına getirilmiş olması.
Şirketin kuruluş tarihi ile, bakan beyimizin görevlendirildiği tarih yine ilginç bir tesadüf eseri olarak çakışıyor.
Siyasi güç ve ticari ilişkiler
Tümü değilse bile danışmanlık şirketlerinin büyük bölümü, Ankara’da iş takibi yapmayı asli görevleri olarak görüyorlar.
Bu tür şirketlere iş verenler de zaten onlardan açılmayan kapıları açmalarını, işlemeyen çarkları yağlamalarını bekliyorlar.
Şimdi eşi bakan sıfatıyla dış ticaret ve ihracatın finansmanı amacıyla kurulan Eximbank’tan sorumlu olan bir hanımın kurduğu şirketin bazı müşterilerinin de bu beklenti içinde olmaları son derece doğaldır.
Hatta belki de sırf bu beklenti yüzünden Alev Törüner’in şirketinin kapısını aşındıranlar olacak.
Şirket sahibi hanım ile bakan beyin akrabalık ilişkisini kullanabileceğini düşünecek bazı insanlar ortaya çıkacak.
Posta, temel yayıncılık ilkesi gereği, ortada kanıtlanmış bir suç oluşmadıkça kimseye suçlu muamelesi yapmıyor.
Bu nedenle Alev Hanım’ı da bu girişimi nedeniyle suçlamak aklımıza bile gelmez.
Ama bu, Alev Hanım’ın bu girişiminin de doğru ve onaylanabilir olduğuna işaret etmiyor.
Şirketin kuruluş adresi olarak gösterilen yer, esasen avukatlık da yapan diğer ortağın eşine ait.
Ortada, faaliyet alanıyla ilgili yasal ve teknik çalışmalar yapabilecek uzmanların istihdam edildikleri bir şirket yok.
O zaman insanların aklına ister istemez, yeni bakanın nüfuzunun söz konusu edilebileceği, Ankara’daki siyasi gücü ticari ilişkilere çevirebilecek olaylar geliyor.
Yolsuzluk yapanın yanına kar
Posta, bu yüzden Alev Törüner ve ortaklarının bu girişimini onaylamıyor.
Daha önce danışmanlık şirketi kuran bazı ünlü siyasilerin yakınlarının, bu işleri hangi amaçlarla kurdukları artık herkes tarafından biliniyor.
Bütün Türkiye’nin umudu olmuş bir hükümetin bakanının eşi, bu tür girişimlerde bulunurken attığı adımlara dikkat etmeli.
Türkiye, yaptığı yolsuzluk yanına kar kalanların ülkesi olma özelliğini hala koruyor.
Seçimlerden önce “Temiz Türkiye” vaat eden siyasi parti liderlerinden, seçimlerden bu yana “tık” çıkmıyor.
DYP, yolsuzlukları araştırmak amacıyla Mecliste kurulması gereken komisyonlara hala üye vermediği için komisyonlar kurulup, çalışamıyor.
DYP’nin, Meclis’in yolsuzlukları bir an önce incelemesini istememesinin ardında yatan sebep nedir?
DYP niye komisyonlara üye vermiyor?
Tansu Çiller, çıkıp bunu açıklamak zahmetine neden katlanmıyor?
Yasama dokunulmazlığının sınırları
Bu soruların hiç birinin cevabını kamuoyu bilmiyor. Bilinen bir tek gerçek var o da DYP’nin Meclis soruşturma komisyonlarının kuruluşunu engellediği ve bu engellemeyi sürdürmekte de ısrar ettiği.
Seçimlerden önce tüm liderler, seçim sonrası için bir söz vermişlerdi.
Güya, Meclise girip dokunulmazlık zırhı arkasına saklanarak soruşturmaların sürdürülmesini engelleyenlere artık bu imkan tanınmayacaktı.
Yasama dokunulmazlığı, sadece Meclisteki konuşmalar ve siyasi faaliyetle sınırlı olacaktı.
Milletvekillerinin dokunulmazlık zırhının arkasına saklanıp yolsuzluk ve adi suçlardan yargılanmaktan kurtulmalarının önüne geçilecekti.
Seçimlerden bu yana geçen süre içinde bu konuda hiç bir faaliyet görülmedi.
Demek ki seçim öncesinde söylenen sözler, bir seçim yatırımından ibaretmiş.
Yazık, çok yazık!